AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Devletçilik İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.379
Tepkime puanı
1
Puan
1
DEVLETÇİLİK
'İktisaden zayıf bir millet, fakirlik ve sefaletten kurtulamaz Toplumsal ve siyasi felaketten yakasını kurtaramaz'
Ulusal ekonomiyi, sağlam temeller üzerine yatırım yapmak amacına yönelik hesaplı devrim, Atatürkçülük edebiyatına 'Devletçilik' deyimi olarak geçmiş ve Atatürk İlkeleri arasında yerini almıştır
'Bizim güttüğümüz 'devletçilik' bireysel egzersiz ve etkinliği başlıca tutmakla beraber, muhtemel olduğu dek eksik vakit içinde ulusu refaha, ülkeyi bayındırlığa eriştirmek için, ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde bilhassa idareli alanlarda, devleti gerçekte ilgilendirmektir' (MKAtatürk)
Kemalizm'in Devletçilik ilkesini de, Halkçılık ilkesi ile bağlantılı olarak değer biçmek gerekir Fakir, yüzyıllardır bakımsız olan ırk nasıl kalkınacak ve hakkettiği çağdaş yaşam düzeyine ulaşacaktır? Batının gelişmiş toplumlarının nasıl bir yoldan geçerek o noktaya geldikleri biliniyordu Bir yana kendi halklarını, diğer taraftan geri kalmış ülke halklarını sömürerek bir anapara birikimi oluşturmuşlardı Türkiye'nin kendisi geri kalmış bir ülkeydi Halkın sırtından bir anapara birikimi oluşturulmasına, onun birkaç kuşak daha yoksul tutulması pahasına bir kalkınmaya ise 'Halkçılık' anlayışı karşıydı
1923 1930 yılları aralarında, yeniden yapılanma için zorunlu yatırımları yapması özel girişimcilerden beklendi Fakat bu işlevi yerine getirmeye özel şahısların ne tatmin edici parası, ne tatmin edici deneyimleri, ne de tatmin edici teknolojik birikimi vardı Dünyayı sarsan 1929 ekonomik bunalımı ise, liberal ekonomi politikalarının bütün bir başarısızlığını vurguluyordu Kemalizm, ülkeyi yeniden kurmak, halkı modern uygarlık düzeyine ulaştırmak için 'Devletçilik' ilkesini benimsedi Böylece hem üretim arttırılacak, sanayi gerçekleştirilecek, keza de hakça bir paylaşım yapılacak ve hesaplı gücü kullanan bir sınıfın halkı ezmesine olasılık verilmemiş olacaktı
Kemalist tek partinin programında 1935 yılında yapılan düzeltmelerden daha sonra, Devletçilik ilkesi şöyle tanımlanıyordu: 'Özel alıştırma ve faaliyeti esas tutmakla beraber muhtemel olduğu değin eksik zaman içinde milleti refaha ve memleketi gelişmişliğe eriştirmek için, milletin genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde, özellikle iktisadi alanda devleti fiilen ilgilendirmek manâlı esaslarımızdandır İktisat işlerinde devletin ilgisi aslında yapıcılık olduğu değin, özel girişimcileri teşvik ve yapılanları düzenleme ve denetlemektir'
Kemalist Devletçilik anlayışının, tüm imal araçlarını devletin elinde toplamayı öngören marksizm ile kuşkusuz oysa hiçbir ilgisi yoktur Çabuk bir idareli büyümeyi sağlamak için devletin lokomotif görevini üstlenmesi anlamına geliyordu Devlet ekonomiye istikamet verecek, kıt kaynakların akla yatkın kullanımını planlayacaktı Devlet özel girişimcilerin ilgilenmediği, başarılı olamadığı ya da ulus yararı gördüğü alanlarda yatırım ve işletmecilik yapacaktı
Türkiye açılış aşamasında Devletçiliğin iki büyük yararını gördü: Bir yanda, bilhassa altyapı ve sanayi yatırımları tamamen epeyce çabuk bir artış gerçekleştirirken, öteki tarafta, sanayileşmenin devlet eliyle oluşumu doğru, Türk işçisi, Batı'daki örnekleri gibi insancıl olmayan şartlar içinde birkaç kuşağın feda edildiğini görmedi 1929 1939 yılları aarasındaki on yılda dünya sanayi üretimi %19 artarken, Türkiye'de sanayi üretim artışı %96'yı buldu Sovyetler Birliği ve Japonya açık havada hiçbir ülke, bu alanda Türkiye'den daha seri bir yükselme sağlayamadı Artan Bir Şekilde oluşmaya ve büyümeye başalyan sanayi işçisi sınıfı nasıl hiçbir çaba vermeden seçme ve seçilme haklarını elde ettiyse, yüne kan dökülmesine, kuşaklar boyu süren büyük acılar çekilmesine lüzum kalmadan hümanist egzersiz koşullarına kavuştu Kemalist 'sürekli devrimcilik' anlayışını sonra sürdürenler, sendikalaşma, grev ve toplu anlaşma gibi hakları atamak için de emekçi sınıfının rejimi zorlamasını beklemediler ( Lakin uğrunda savaşım vermeden elde edilen hakların yeterince bilincinde olunmadığını daha sonraki deneyimler göstermiştir Emekçi sınıfı, fakat elinden alındığı veya kısıtlandığı süre, sahib olduğu hakların ve özgürlüklerin önemini yeterince kavrayabilmiştir Demokrasinin beşiği sanılan ülkelerde bile, işçilerin seçme hakkını almak için nasıl uzun ve kanlı savaşımlar verdiği unutulmamalıdır! )
Türkiye'nin Uyguladığı Devletçilik
Türkiye'nin başvuru ettiği devletçilik sistemi 19 asırdan beri sosyalizm teorisyenlerinin ileri sürdükleri fikirlerinden alınarak çeviri edilmiş bir sistem değildir Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye'ye özgü bir sistemdir Devletçiliğin bizce anlamı şudur:
Şahısların özel teşebbüslerini ve kişisel faaliyetlerini yetişmek, lakin büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlarını ve fazla şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline olmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında asırlardan beri kişisel ve özel teşebbüslerle yapılamamış olan şeyleri bir an önce yapmak istedi, ve kısa bir zamanda yapmayı başardı Bizim peşine düşüp takip ettiğimiz bu yol, görüldüğü gibi liberalizmden diğer bir yoldur ( 1936 ) *
 
Devletçilik ilkesi, milletin refahına ve ülkenin gelişmişliğine odaklanarak devletin ekonomiye aktif bir rol almasını öngören bir ilkedir. Bu ilke, özel girişimcilere esas almakla birlikte, belirli alanlarda devletin müdahalesini ve yatırımlarını gerektirir. Kemalizm'in Devletçilik ilkesi, halkın refahını artırmayı amaçlar ve özellikle sanayi ve altyapı gibi stratejik sektörlerde devletin rol almasını önemser.

Devletçilik ilkesi, özel sektörün yetersiz kaldığı veya ulusal çıkarlar gerektirdiği durumlarda devletin ekonomiye müdahalesini öngörür. Bu sayede üretim arttırılarak sanayileşme sağlanır, adaletli bir gelir dağılımı hedeflenir ve halkın sömürülmesinin önüne geçilir.

1929 ekonomik bunalımı sonrasında, Türkiye'de özel sektörün yeterli yatırımları yapamaması ve ekonomik krizlerin etkisiyle devletin ekonomiye müdahalesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Devletçilik ilkesi, bu dönemde ülkenin kalkınması için önemli bir rol oynamış ve sanayileşme sürecinde devletin aktif bir şekilde rol almasını sağlamıştır. Özellikle 1929-1939 yılları arasında Türkiye'de sanayi üretiminin hızla artması, devletçilik ilkesinin ülkeye katkısını gösteren önemli bir veridir.

Devletçilik ilkesinin uygulanmasıyla Türkiye, sanayileşme sürecinde hızla ilerlemiş ve işçi sınıfı daha insancıl koşullara kavuşmuştur. Sendikalaşma ve işçi hakları konularında da ilerleme sağlanmış ve emekçilerin talepleri dikkate alınmıştır.

Devletçilik ilkesi, Türkiye'nin ihtiyaçlarına ve koşullarına uygun olarak şekillendirilmiş ve ülkenin ekonomik kalkınmasına büyük katkı sağlamıştır. Her ne kadar devletin ekonomiye müdahalesi marksizm ile karıştırılmasa da, devletçilik ilkesi özel sektörü desteklemekle birlikte ulusal çıkarları ön planda tutarak ekonomik kalkınmayı hedefler. Bu çerçevede, Türkiye'nin devletçilik ilkesini işler hale getirerek ülkenin ekonomik büyümesine önemli katkılar sağladığı görülmektedir.
 
Geri
Üst