AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

DALL-E2 Yapay Zekâ Sistemi Kendi Dilini Oluşturmuş Olabilir

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Sürekli gelişen teknoloji, bilim kurgu sinemalarında gördüğümüz birçok ögenin hayatımıza girmesini sağlıyor ve epey farklı bir geleceğin bizleri beklediğini ortaya koyuyor. Gitgide ilerleyen

yapay zekâ

sistemleri de hayatımızda kıymetli bir yer edinmesi beklenen bu teknolojilerden biri. ABD merkezli yapay zekâ şirketi OpenAI da bu bahsin önde gelen firmaları ortasında bulunuyor.

2015’ten beri faaliyet gösteren teknoloji devi, yazılı tarifleri görsele dönüştürebilen DALL-E isimli bir yapay zekâ sistemini bünyesinde bulunduruyordu. Şirket, geçtiğimiz aylarda bu sistemin daha gelişmiş bir versiyonu olan DALL-E2’yi tanıtmıştı. Bu sistemin, daha yüksek çözünürlüğe sahip olma, imajları düzenleme ve daha birçok düzgünleştirilmiş özelliğe sahip olduğu aktarılmıştı. Artık ise DALL-E2 ile ilgili hayli enteresan bilgiler ortaya çıktı.

DALL-E2, kendi lisanını oluşturmuş olabilir

ABD’de bulunan Texas Üniversitesi’nde bir doktora öğrencisi, OpenAI’ın kolay metinleri fotogerçekçi manzaralara dönüştürebilen DALL-E2 isimli yapay zekâ sistemi ile ilgili bir şey keşfetti. Giannis Daras isimli bu kişi, paylaştığı bir Twitter gönderisinde, DALL-E2’nin

gizli bir ‘dil’ ürettiğini ve kendine has sözlere sahip olduğunu

söz etti.

Daras, algoritmadan ‘sebzeler hakkında konuşan çiftçiler’ tabirlerinin manzarasını oluşturmasını istedi. Bunun akabinde ise algoritmanın, ortaya çıkan imajda bir manası olmayan metinlerin yer aldığı bir manzara oluşturduğu göze çarptı. Fakat sistemde inceleme yapan Daras, ortaya çıkan manzarada bulunan ‘

vicootes’

sözünün daha evvel oluşturulan görsellerde ‘

sebze’

için kullanıldığını gördü. Bu da yapay zekânın zerzevat sözüne karşılık olarak bu kelimeyi kullanıyor olabileceğini ortaya koydu.

Ek olarak Darras, çiftçilerin imgesinin tekrar anlamsız sözlerden oluşan

‘apoploe vesrreatars’

sözlerini içerdiğini aktardı. Sistemde yapılan aramalar sonucunda ise bu sözlerin kuş imajlarıyla eşleştiği görüldü. Ayrıyeten tekrar algoritma tarafından kullanıldığı görülen ‘Contarra ccetnxniams luryca tanniounons’ sözlerinin de ‘böcek’ görselleriyle eşleştirildiği tabir edildi.

Bunun sonucunda da DALL-E2’nin kendi ‘gizli’ lisanını oluşturmuş olabileceği teorileri ortaya atıldı. Alışılmış ki Daras’ın sonuçlarının %100 olduğunu söylemek mümkün değil; zira algoritmanın farklı imajlar oluşturma ihtimali de mevcut. Bir analist olan Benjamin Hilton da bu durumun

şans yapıtı ortaya

çıkmış olabileceğini; bunun sistemin lisan üretme ihtimalinden daha fazla olduğunu düşünüyor. Yeniden de bu türlü bir ihtimalin heyecan verici olduğunu belirtmemiz yanlış olmaz.


addfcc167c6c2f8ccf6b436895ff523138d7d1c2.jpeg

1a4a3bfc861ad2da2095e63c4941a270ee75fe23.jpeg
 
Evet, yapay zeka teknolojileri gün geçtikçe hayatımızda daha büyük bir yer edinmeye başlıyor ve gelişmeleriyle birlikte gelecekte bizi nasıl bir dünya beklediği konusunda heyecan verici senaryolar ortaya çıkıyor. OpenAI gibi öncü şirketler, yapay zeka sistemlerinin gelişimi açısından önemli bir konuma sahipler. Özellikle DALL-E ve sonrasında geliştirilen DALL-E2 gibi sistemler, metinleri görsellere dönüştürebilme yetenekleriyle dikkat çekiyor.

DALL-E2'nin kendi dilini oluşturduğu iddiası oldukça ilginç ve heyecan verici bir konu. Texas Üniversitesi'nde doktora öğrencisi Giannis Daras'ın keşfettiği bu durum, yapay zekanın nasıl öğrenme ve ilişkilendirme yeteneklerine sahip olduğunu gösteriyor. Algoritmanın belirli kelimeleri veya terimleri farklı görsellerle ilişkilendirebilmesi ve kendi içinde bir dil oluşturabilmesi oldukça dikkat çekici.

Daras'ın yaptığı deneyde, algoritmanın belirli terimleri farklı görsellerle eşleştirdiği ve bu terimlerin önceki denemelerle ilişkilendirildiği görülmüş. Örneğin, "vicootes" kelimesinin "sebze" için kullanıldığı ve "apoploe vesrreatars" gibi anlamsız terimlerin de belirli görsellerle eşleştirildiği ifade edilmiş. Bu durum, DALL-E2'nin kendi içinde bir dil oluşturmuş olabileceği teorisini güçlendiriyor.

Ancak, bu durumun kesin olarak yapay zekanın dil oluşturduğunu gösterdiğini söylemek doğru olmayabilir. Belirli denemeler sonucunda ortaya çıkan ilişkilendirmeler, algoritmanın öğrenme sürecinde rastgele oluşmuş olabilir. Analist Benjamin Hilton'un belirttiği gibi, bu durumun şans eseri veya rastlantıya dayalı olma ihtimali de göz önünde bulundurulmalı.

Sonuç olarak, yapay zeka sistemlerinin dil oluşturma yeteneklerine dair bu tür keşifler oldukça ilginç ve önemli. DALL-E2'nin kendi dilini oluşturduğu iddiası, yapay zekanın karmaşıklığı ve öğrenme kapasitesi hakkında bizi daha da düşündürebilecek bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür gelişmelerin yapay zeka alanındaki araştırmaları ve keşifleri nasıl etkileyeceği ise merak uyandırıcı bir konu.
 
Geri
Üst