AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Hoş Geldin!

Bize kaydolarak topluluğumuzun diğer üyeleriyle tartışabilir, paylaşabilir ve özel mesaj gönderebilirsiniz.

Şimdi Kaydolun!

Cumhuriyet döneminde yazılmış hikayeler

zeberus

Yeni Üye
Katılım
29 Ocak 2024
Mesajlar
74.060
Tepkime puanı
2
Puan
38
Yaş
36
Cumhuriyet döneminde yazılmış hikayeler

1. Siyasi ve Sosyal Olaylara Doğrudan Yer Veren Eserler

a. Abdülhamit döneminden bahsedenler:

Sinekli Bakkal (Halide Edip Adıvar):Bir Sürgün (Yakup Kadri Karaosmanoğlu): Roman kahramanı Dr. Hikmet kültür ikiliği yaşayan batı hayranı bir tiptir. Sürgün onun için vatanına gitmek gibi olmuştur, çünkü Fransa’ya kaçmıştır.

Abdülhamit Düşerken: ( Nahit Sırrı Örik) Mahmut Şehabettin Paşa, eski Osmanlı efendisidir, devlet görevi almayı bekler. Kızı Nimet ve İttihatçılarla ilişkisi anlatılır.

b.İttihat ve Terakki Fırkasının Faaliyetlerini Anlatanlar:
İttihat ve Terakki dönemi sansür, yolsuzluk, rüşvet, kültür yozlaşması, ahlaki düşüklükler, faili meçhul cinayetler gibi yönleriyle ele alınır.

Hüküm Gecesi: (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Ahmet Kerim adındaki İttihat ve Terakki muhalifi gazetecinin yaşadıkları anlatılır. Hüküm gecesi idama mahkum olduğu gecedir. Ziya Gökalp tarafından kurtarılır. Realist bakış açısıyla yazılan dokümanter bir romandır.

Üç İstanbul: (Mithat Cemal Kuntay) II. Meşrutiyet, İttihat –Terakki ve Mütareke dönemlerinin İstanbul’unu İttihat ve Terakkî’nin içinden bir bakış açısıyla anlatan dokümanter bir romandır.

c. Yolsuzluk, Rüşvet ve Ahlak Düşüklüklerini Anlatanlar:

Gizli El: (Reşat Nuri Güntekin) Yazar piyes yazarlığının getirmiş olduğu bir tecrübeyle romanlarında kurguyu, iç dengeyi ve mantık ilgisini başarılı şekilde verir. Eserlerinde hep Anadolu’ya açılma gayesi vardır. Roman kahramanı Şeref Bey silik bir avukattır. Miralay Murat Bey’in etkisiyle “gizli eller” tarafından yolsuzluk yapmak için kullanılır, sonradan yakalanır.

İstanbul’un Bir Yüzü: (Refik Halit Karay) İki bölümden oluşan eserin I. Bölümü Fikri Paşa konağı etrafında eski İstanbul yaşamını anlatırken; II. bölüm 1908’den sonraki İstanbul’u bir savaş vurguncusu olan Kânî Bey’in şahsında anlatır.

Kiralık Konak: (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Naim Efendi konağı çöken Osmanlı’yı temsil eder. Seniha, Batı hayranı ve kendi kültürüne yüz çevirmiş bir tiptir. Hakkı Celis ise onu sevmesine rağmen onun fikirlerini paylaşmaz. Vatan için savaşarak şehir olur.

Mahşer: (Peyami Safa)(1924) “Mahşer” harp yıllarındaki İstanbul’a roman kahramanı Nihat tarafından verilen isimdir. Nihat cepheden dönüşte İstanbul’daki bozulmuşluğa ve vurgunculuğa şahit olur. Eşi Muazzez de onu terk edince intihar etmeyi düşünür. Yazar olayı psikolojik unsurlarla destekleyerek kuru anlatımdan öte olayları gösterebilmeyi başarmıştır.

Sözde Kızlar: (Peyami Safa) Diyaloglarındaki canlılık ve kahramanlarının farklılığıyla dikkati çeker. Bilinçli bir kız olan Mebrure ile İstanbul’daki kozmopolitleşmiş akrabaları arasındaki fark ortaya konur. Çapkın bir tip olan Behiç’e karşı direnişi anlatılır. Romanda İstanbul’un kokuşmuşluğuna karşı Anadolu bir ideal olarak sunulur.

Sodom ve Gomore: (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Yazarın en başarılı romanlarından biridir. Dar ve sürekli bir zaman diliminde geniş bir şahıs kadrosuyla olaylara çok yönlü bakabilmiştir. Eserde Necdet ile nişanlısı Leyla arasındaki ilişki anlatılır. Leyla kültür ikiliği yaşayan, değerlerinden uzak bir tiptir. Onun yabancı subaylarla yanlış ilişkileri Necdet’i zamanla milli bilince ulaştırır. Mütareke dönemi İstanbul’u, helak edilen kavimlerin yaşadığı Sodom ve Gomore’ye benzetilmiştir.

2. Anadolu’yu İşleyen Eserler:


Anadolu aydınlar tarafından bir ana kucağı gibi görülmüştür. Bizim edebiyatımızda edebiyatçı-bürokrat birlikteliği devlet politikalarının edebiyata yansımasına sebep olmuştur. Milli edebiyat döneminde Ziya Gökalp’in “Halka Doğru” adını verdiği sosyolojik tavır Cumhuriyet döneminde “Mektepten Memlekete” hareketini doğurdu. 1940’lı yıllardan sonra bu anlayış toplumcu ideolojik bir yön kazanarak “Köy Romanı”na dönüştü.

a. Anadolu’da Öğretmen:
Yeşil Gece: (1926-Reşat Nuri Güntekin) Medrese eğitimi kötülenerek Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve eğitim reformu övülür. Kahraman Ali Şahin Efendi aydın bir öğretmendir. Yobaz halkla mücadele eder.R. Nuri bu eser için “tek ideolojik polemik romanım” der. Konuyu tek yönlü ele alması, tezini savunmak için topyekün karalamaya gitmesi eserin başarısına gölge düşürmüştür.

Vurun Kahpeye: (1926-Halide Edip Adıvar)
Roman kahramanı Aliye tıpkı Ali Şahin gibi yeniliği savunan bir öğretmendir. Yazar kahramanlara taraflı yaklaşmış hatta dış görünüşlerini bile buna göre anlatmıştır. Halkın Aliye’ye tepkisi temellendirilmemiştir. Halk cahildir.

Anadolu’da öğretmen tipini işeyen diğer önemli romanlar ise Çalıkuşu (Reşat Nuri Güntekin) ve Acımak (Halide Edip Adıvar) adlı romanlardır. Çalıkuşu anlatım tekniği, Anadolu’yu ele alışı yönüyle Türk romanın en başarılı örneklerinden biridir.

b. Anadolu’da Subay:

Ateşten Gömlek: (Halide Edip Adıvar) Vatan aşkı ile ferdî aşkı arasında kalan Peyami’nin hikayesi anlatılır. Eser, Milli Mücadele döneminde bir subay olan Peyami’nin hatıra defteri şeklinde düşünülmüştür.

Yaban: (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Savaş sonrası Anadolu halkı ile aydının hesaplaşması işlenir. Ahmet Celal savaş gazisi olan bir komutandır ve emir erinin köyüne gider. O bir aydın olarak halka kendini kabul ettiremez. Eserde “Aydın, köylüyü ihmal ederek onu kendi seviyesine çıkaramamıştır.” mesajı verilir. Sonradan ortaya çıkacak olan köy romanı anlayışını derinden etkilemiştir.

Ankara : (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Romanda ülkesini seven gerçek kahramanların savaşlarda ölmesi üzerine Anadolu’nun yetersiz ve taklitçi insanların elinde kalması, savaş sonrasında Ankara’da şekillenen gerçek Batılılaşma çabalarının kozmopolitleşmeyle nasıl boğulmak istendiği anlatılır. İstanbul’daki savaş vurguncusu zengin kesimlerin kısa sürede Ankara’yı mekan edinmesi, İstanbul’daki yozlaşmayı Ankara’ya da taşımak istemeleri anlatılır.
Y. Kadri, bu bozulma karşısında yeni hükümeti uyarır.

3. Aşk Romanları:


Akşam Güneşi (R. Nuri Güntekin):
Şimşek ( Peyami Safa):
Sacit (dayı)
Müfit (yeğen)
Pervin (Müfit’in karısı, Sacit’in metresi)

TOPLUMCU - GERÇEKÇİ ESERLER:

Başlangıçta Sabahattin Ali ve Sadri Ertem’in eserleriyle ortaya çıkan ve esasen Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını anlatan toplumcu-gerçekçi roman ve hikaye 1930’ların sonunda Kemal Bilbaşar ve Samim Kocagöz gibi yazarlarla alanını genişletmiştir. 1950’den sonra köy enstitüsü çıkışlı yazarlarla yaygınlaşan “köy romanı” bu dönemden sonra sosyalist düşüncenin etkisiyle ideolojik bir yön kazanarak gelişmeye devam etmiştir. Bu etki 1960’lı ve 1970’li yıllarda da devam etmiştir.


Yazarlar özellikle köylerdeki toprak kavgaları, ağa-köylü, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, öğretmen-imam çatışması, köyden kente göç ve sonuçları, dar gelirlinin sorunları ve geçim mücadelesi gibi konuları işlemişlerdir.

1. Sabahattin Ali: Maupassant tarzı öyküleriyle ve özellikle “Kuyucaklı Yusuf” adlı romanıyla tanınmıştır. Eserlerinde aşk teması etrafında güçlü-güçsüz, ezen-ezilen çatışmasını anlatarak okuru bilinçlendirmeye çalışmıştır.

2. Orhan Kemal: Eserlerinde tarlada çalışan ırgatların, fabrikadaki işçilerin, köyden kente göç eden gurbetçilerin acıklı hikayelerini gerçekçi bir şekilde anlatır. Ekmek Kavgası adlı öykü kitabı ile Baba Evi, Bereketli Topraklar Üzerinde ve Murtaza adlı romanları tanınmıştır.

3. Kemal Tahir: İlk dönem romanlarında gerçekçi bir yaklaşımla köy-kent sorunlarına, hapishane yaşamına yer veren yazar daha sonraki yıllarda tarihsel ve siyasal içerikteki romanlarıyla tanınmıştır.
Eserleri: Göl İnsanları (Öykü), Sağırdere, Kadınlar Koğuşu, Esir Şehrin İnsanları, Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Rahmet Yoları Kesti (roman)

4. Yaşar Kemal: Eserlerinde özellikle Çukurova köylüsü ile Güney ve Doğu Anadolu insanını çeşitli yönleriyle anlatmıştır. Anlatımında halk türkülerinden, masal ve efsanelerinden faydalanmış; bu yüzden de destansı lirik bir üslup kullanmıştır. Bu anlatım tarzının tipik örneği İnce Memed romanıdır.
Eserleri: Teneke (öykü), İnce Memed (I,II,III,IV), Ağrı Dağı Efsanesi, Orta Direk, Çakırcalı Efe, Fırat Suyu Kan Akıyor, Yer Demir Gök Bakır, Yusufçuk Yusuf…(otuza yakın romanından birkaçı)

5. Fakir Baykurt: “Köy romanı”nın önde gelen ismidir. Köy enstitülü bir yazar olarak soyalist-gerçekçi bir çizgide köyü ve köylüyü, gurbetçilerin yaşamını oldukça canlı bir şekilde anlatan yazarın öykülerinin yanı sıra özellikle Yılanların Öcü, Kaplumbağalar, Tırpan, Koca Ren ve Yüksek Fırtınalar adlı romanları ünlüdür.

6. Aziz Nesin: Yalın bir dille toplumdaki aksayan yönleri, yergiye elverişli tarafları abartılı tiplerle ironik bir şekilde anlatan roman, hikaye ve oyunları ile tanınır.
Eserleri: Vatan Sağolsun, Tatlı Betüş, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Kadın Olan Erkek (roman) İt Kuyruğu, Fil Hamdi, Büyük Grev, Yaşasın Memleket (öykü)

7. Rıfat Ilgaz: Öykü başta olmak üzere şiir, roman, piyes türlerinde eserler vermiştir. Toplumsal sorunları güldürü öğesiyle birlikte vermiştir. Özellikle “roman-öykü-oyun” öğelerinin kaynaştığı karma bir türün temsilcisi olmuştur. Ünlü eseri “Hababam Sınıfı” böyledir. Bizim Koğuş, Kesmeli Bunları, Çalış Osman Çiftlik Senin, Radarın Anahtarı diğer önemli eserleridir.


Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler:


Toplumcu gerçekçilerden farklı olarak insan gerçekliğini toplumsal yönüyle değil; psikolojik yönüyle anlatma gayreti içine girmişlerdir. Olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını anlatmışlardır. Toplumda bireyin yabancılaşmasını anlatırken bunun sosyo-ekonomik yönünden çok bireyin ruh durumunu analiz etmeye çalışmışlardır. Psikolojik roman ve öyküde yazarın dikkati, bireyin iç dönüşümlerine ve manevi olarak yeniden doğuşuna yönelmiştir. Bu yüzden olay örgüsüne bağlı merak unsuru ikinci planda kalmış bireyin ruh hali ve iç çatışmaları gerçekçi psikolojik tasvirlerle verilmiştir.

Modernizmi Esas Alan Eserler

Modernizm, geleneksel olanı yeni olana tabi kılma tavrı, yerleşik ve alışılmış olanı yeni ortaya çıkana uydurma eğilimi olarak tanımlanabilir. Modernizmle birlikte özellikle gerçeklerin göründükleri gibi olmadığı, yerleşik kurallara ve toplumun bayağılığına isyan düşüncesi ağırlık kazanmıştır.
 

Benzer Konular

Geri
Üst