Biyoteknolojik uygulamaların geçmişten bugüne kadar gelişimi

[zeberus]

Biyoteknolojik uygulamaların geçmişten günümüze gelişimi hakkında kısaca bilgi

Biyoteknoloji, biyolojik olarak üretimin sağlanmasında insanlık kadar eski bir tarihe sahiptir. İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme ihtiyacının karşılanması amacıyla yapılan araştırma ve çalışmaların bir neticesi olarak gelişimini sürdürmüştür.

Tarihte M.Ö. 4000 yıllarında Türklerin sütten yoğurt mayaladıkları bilinmektedir. Ayrıca M.Ö. 1750 yıllarında Sümeler tarafından bira mayası kullanılmıştır. M.Ö. 500 yıllarında Çinliler küflü soya fasulyesini antibiyotik olarak da kullanmışlardır. Beslenme ve sağlık alanlarında biyoteknolojik gelişmeler her geçen gün sürmüştür.

Yüzyıllar boyunca canlılar üzerinde yapılan araştırmalar ve çevresel gözlem ve deneyler biyoteknolojinin gelişmesini sağlamıştır. 1590 yılında Janssen mikroskobu icat etmiştir. 1866 yılında ise ilk genetik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar nispetinde anatomi ve biyoloji oldukça ileri gitmiştir. Biyoteknoloji de bu şekilde gelişmeye devam etmiştir.

Hücrenin tanımlanması, bakterinin tanımlanması, ilaçların biyolojik olarak tam kapsamlı üretilmeye başlanması, bitki ve hayvan türlerinin ortaya çıkması, proteinlerin ve enzimlerin bulunması biyoteknolojinin gelişimini hızlandırmıştır. Biyoteknoloji sayesinde tarım ve çevre faaliyetleri gelişmiştir. Ayrıca sağlık hizmetleri ve ilaç sanayi de gelişmiştir. Biyoteknoloji bu bakımdan oldukça önemlidir.

Ayrıca kalıcı hasara neden olan hastalıkların yaşanması, kanserin ortaya çıkması, bulaşıcı hastalıkların yayılması da biyoteknolojik gelişmelerin sonucu olmuştur. Gübreleme yöntemleri de biyoteknolojiden etkilendiği için ekolojik denge ve biyoçeşitlilik de olumsuz etkilenmektedir.