AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Bir İlişkiyi Kurtarmak

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Değerli kuyucular,

Dünya üzerinde milyarlarca aday arasından belli bir kişiyi eş/sevgili olarak seçtiğimizde, bu kişi tam olarak bilemeyeceğimiz pek çok açıdan bize uygun bir partnerdir. Bilinçdışımız bilgedir; bizim hiç farkında olmadığımız pek çok kriteri ile adayları değerlendirir ve bize o kişinin uygun bir aday olup olmadığı konusunda güvenebileceğimiz duygusal mesajlar verir. Sonuçta kararımızı gerçekte bu mesajların etkisi ile veririz. Dolayısı ile çok sorulan o sorunun yanıtını verelim: eşiniz/sevgiliniz çok büyük olasılıkla sizin için doğru kişi.

Fakat hiçbir ilişkide işlerin yolunda gitmesini tek başına partnerin doğru kişi olması garanti altına almaz. Her ilişkide karşınızda gerçek ve sizden bütünüyle ayrı bir "öteki" vardır ve ötekilerle ilişki güçlüklerle doludur. Duygularınızı, isteklerinizi, düşüncelerinizi açmak ve karşıdakininkileri de sormak durumundasınızdır. Gereksinimlerinizin her zaman ve tam olarak karşılanmaması durumuna tahammül edebilmek durumundasınızdır. Bir ilişkinin koşulsuzca kesinlikle sonuna kadar süreceği inancına veda etmek durumundasınızdır. İlişkide karşılıklılık olması gerektiğini anlayıp kabul etmek ve alıcı olmak kadar verici de olmanız gerektiğini öğrenmek durumundasınızdır. Bir ilişkde hep doyum ve mutluluk olamayacağını, kimi zaman da çatışma, huzursuzluk, acı ve mutsuzluk olabileceğini bilmek durumundasınızdır.

Peki işler yolunda gitmediğinde bu, o kişinin sizin için doğru kişi olmadığını mı düşündürür? Elbette hayır. İşler yolunda gitmiyorsa bu sadece işlerin yolunda gitmediğini ama o kişinin hala sizin için doğru kişi olabileceğini düşündürür. Kişinin doğru kişi olmadığı inancı gerçekte bir savunmadır. İlişkide başarısız olduğunu kabul etmek pek çok kişi için güçtür ve kişi kendi başarısızlığı ile yüzleşmemek için partnerinin yanlış bir seçim olduğunu düşünmeye eğilimlidir.

Fakat elbette partnerin yeterince tanınmadan ilişkiye dahil edildiği durumları tüm bunların dışında tutuyorum.

Bir ilişki artık ilk zamanlardaki doyumu ve mutluluğu vermiyorsa eşlerin genelde benimsediği elverişsiz birkaç tutum olabilmektedir. Eşler ilk olarak partneri suçlayıcı ve talepkar bir tutum benimserler. Fakat partnerin "suçluluğu", "eksikliği", "başarısızlığı", "hatası" söylemi üzerinden hiçbir sorun çözümlenemez. Tersine güçlüklerin artttığı görülür. Bir başka eğilim kaybedilen şeyin ilişkinin dışında bir başkası ile aranmasıdır. Aldatma ile sonuçlanan bu eğilim de bir ilişki için yıkım getirir. Pek ender olmayan bir başka eğilim de ilişkilerin kaderinin böyle olduğunu düşünüp yaşadığı yoksunluğu ve duygusal kayıpları kabullenmeye çabalamaktır. Bu da kişileri hayatı boyunca duygusal bir yoksunluğa ve geçmek bilmeyen bir mutsuzluğa mahkum eder.

Gerçekte aşkın illa da külleneceği, sonrasında ilişkilerde kuru bir gerçekliğin hakim olacağı yönündeki inanç tümüyle yanlıştır. Bu düşünce de sevgi ilişkilerindeki başarısızlığa karşı geliştirilmiş savunmacı düşüncelerden biridir.

Eşler şayet yaşanan güçlüklerin ortaya çıkmasında kişisel sorumluluk üstlenmeyi, sorunlardan yalnızca öteki eşin sorumlu olduğu iddiasınından vazgeçmeyi ve sorunların birlikte yaratıldığı gerçeğini kabul etmeyi başarırsa bir çift terapisinin önü açılacaktır. Bu koşullarda icra edilecek bir ilişki terapisinin sonuç vermesinin önünde bilinen hiçbir dış engel yoktur.
 
Geri
Üst