SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Bil ki varlığının tesellisi ile yaşıyorum,
gülü solmuş bir hayatın dikeni ile yetiniyorum,
ahh bu bende ki sen var ya
ne yapsam az biliyorum...
Arasıra tutup kulağından çekilince inciniyorsun,
yine o çocuk kalbin kırılıyor,
yine o buğulu gözlerle bakıyorsun.
Ne yapıla bilinir ki (?)
Eninde sonunda içimde ki büyüğün sözü geçiyor.
Saygıda kusur etmiyoruz ya,
ne de olsa büyük.
O da büyüklüğünü gösteriyor; hişşşt, yapma, uslu dur
iki silkelenmeden ‘adam’ olamayacağımızı sanıyor.
Sanki adam olanların yaptıkları bilinmezmiş gibi…
Sen yinede darılma,
bilirsin gene kandırırız onu!
Büyüklerin kaderi bu değil mi?
Kandırılmak!
Nasılsa ışıklar sönünce yine seninle baş başa kalacağız,
mantık yine arasıra yanımıza uğrayıp
çocukluğumuzu bozmaya çalışacak,
ama biz ona uymayacağız di mi?
Hem o ne anlar ki bizim oyunlarımızdan,
o uzuneşek oynayabilir mi?
Ya da birdirbir!
O ancak bir bir sayar bize tüm gerçek bildiklerini;
oyun arkadaşımız Muhammed var ya?
Hani şu Filistin de babasının kucağında kurşunlanan çocuk!
Güya o öleli yıllar olmuşmuş,
ama biz halen hayal aleminde dolaşıyormuşuz.
O bilmez ki çocuklar ölmez…
Ahmak (!)
Bir de her şeyi bilirim diye geçinir.
Hatırlıyor musun?
Daha dün akşam onunla saklambaç oynamıştık
o minicik bedeninden
koca bir gölgenin duvara iliştiğini görünce
çık seni gördüm diye bağırmıştım
ama nedense hiç çıkmak istememişti!
Galiba o bu oyunlara alışıktı…
Bundan böyle aklım izinli,
artık kara kara düşünmek yok!
Hadi tut ellerimden,
buralardan çok ama çok uzaklara kaçmak istiyorum.
Pusulam sende,
dönüşü olmayan ebedi bir istasyona at beni!
Kulağıma gazelden içli sesler fısıldamasın,
sadece neşeli çocuk melodileri duymak istiyorum.
Hayallerimi sığdırabileceğim kadar büyük
gerçeklerin düşlerimi kirletemeyeceği kadar yalın bir dünyam olmalı
küçücük bir dünyada kocaman bir çocuk değil,
kocaman bir dünyada küçücük bir çocuk olmak istiyorum yeniden...
gülü solmuş bir hayatın dikeni ile yetiniyorum,
ahh bu bende ki sen var ya
ne yapsam az biliyorum...
Arasıra tutup kulağından çekilince inciniyorsun,
yine o çocuk kalbin kırılıyor,
yine o buğulu gözlerle bakıyorsun.
Ne yapıla bilinir ki (?)
Eninde sonunda içimde ki büyüğün sözü geçiyor.
Saygıda kusur etmiyoruz ya,
ne de olsa büyük.
O da büyüklüğünü gösteriyor; hişşşt, yapma, uslu dur
iki silkelenmeden ‘adam’ olamayacağımızı sanıyor.
Sanki adam olanların yaptıkları bilinmezmiş gibi…
Sen yinede darılma,
bilirsin gene kandırırız onu!
Büyüklerin kaderi bu değil mi?
Kandırılmak!
Nasılsa ışıklar sönünce yine seninle baş başa kalacağız,
mantık yine arasıra yanımıza uğrayıp
çocukluğumuzu bozmaya çalışacak,
ama biz ona uymayacağız di mi?
Hem o ne anlar ki bizim oyunlarımızdan,
o uzuneşek oynayabilir mi?
Ya da birdirbir!
O ancak bir bir sayar bize tüm gerçek bildiklerini;
oyun arkadaşımız Muhammed var ya?
Hani şu Filistin de babasının kucağında kurşunlanan çocuk!
Güya o öleli yıllar olmuşmuş,
ama biz halen hayal aleminde dolaşıyormuşuz.
O bilmez ki çocuklar ölmez…
Ahmak (!)
Bir de her şeyi bilirim diye geçinir.
Hatırlıyor musun?
Daha dün akşam onunla saklambaç oynamıştık
o minicik bedeninden
koca bir gölgenin duvara iliştiğini görünce
çık seni gördüm diye bağırmıştım
ama nedense hiç çıkmak istememişti!
Galiba o bu oyunlara alışıktı…
Bundan böyle aklım izinli,
artık kara kara düşünmek yok!
Hadi tut ellerimden,
buralardan çok ama çok uzaklara kaçmak istiyorum.
Pusulam sende,
dönüşü olmayan ebedi bir istasyona at beni!
Kulağıma gazelden içli sesler fısıldamasın,
sadece neşeli çocuk melodileri duymak istiyorum.
Hayallerimi sığdırabileceğim kadar büyük
gerçeklerin düşlerimi kirletemeyeceği kadar yalın bir dünyam olmalı
küçücük bir dünyada kocaman bir çocuk değil,
kocaman bir dünyada küçücük bir çocuk olmak istiyorum yeniden...