SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
- Konu Yazar
- #1
Atatürk, Türk sporcusunda yalnız beden kuvveti ve yetenek değil, aynı zamanda iyi ahlak ve zekanın da bulunmasını istemiş ve bu düşüncesini de; "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" sözleriyle dile getirerek, bir sporcunun nasıl bir insan olması gerektiğini anlatmıştır.
Atatürk’ün en az 70 yıl önce söylediği bu cümle ne kadar derin anlamlar içeriyor Sadece zeki olması yetmez diyor, sadece çevik olması da yetmez Ahlaklı da olacak
Spor kamuoyunun gündemini işgal eden konulara bir bakın, sonra bunları Atatürk’ün üç parametresinden geçirerek yeniden analiz edin Hakem skandalları, federasyon üyelerinin söyleyip de sonra inkar ettiği sözler, cepheleşmeler, bahis skandalları… Saymakla bitmiyor Bunların hangisi ahlaklı ?
Az önce okuduğum iki ayrı haber, bu yazıyı yazmama sebep oldu Haberlerin ikisi de Hürriyet Gazetesi’nde yer alıyor İlkinin başlığı : Tarihi maçı yöneten Selçuk Dereli yurda döndü
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde, Almanya'nın San Marino'yu 13-0 yenerek, Avrupa Şampiyonası tarihinde bir maçta en fazla gol atma, en farklı skorla galip gelme ve deplasmanda en farklı skorla kazanma rekorlarını kırdığı karşılaşmayı yöneten hakem Selçuk Dereli ve yardımcıları yurda döndü
Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Selçuk Dereli, "Karşılaşma bizim açımızdan gayet iyi geçti Fair-play içerisinde bir maç oldu Neredeyse her 7 dakikaya bir gol düştü ve 15 kez başlama vuruşu yapıldı Bunun rekor olduğunu basından öğrendim" dedi
Dereli, Almanya kalecisi Lehmann'ın, taraftarların isteği üzerine penaltıyı kullanmasıyla ilgili soruyu, "Kendisi penaltıyı kullanmak için rakip alana geldi Ancak San Marinolu futbolcularla arasında geçen diyaloğun ardından vazgeçerek kalesine döndü Lehman ile maç sonrası yaptığım konuşmada bana fair-play'in çok önemli olduğunu söyledi Ben de bu davranışından dolayı kendisini kutladım" şeklinde yanıtladı
San Marino’lu futbolcular tahminen : “Yeterince rezil rüsva olduk Sen de kaleci olarak gol atarsan, kimsenin yüzüne bakacak halimiz kalmaz” şeklinde bir şey söylemişlerdir, Lehmann’da ahlaklı davranıp, penaltıyı atmamış, rakiplerini küçük düşürmemiştir
Gelelim ikinci habere Yine Hürriyet Gazetesi’nin 7 Eylül 2006 tarihli internet sayfalarında yer alan haberde Trabzonspor’lu Gökdeniz bakın ne demiş : 'Sadece Bushi'ye yardım ettim'
Mahkemede, Trabzonsporlu Milli futbolcu Gökdeniz Karadeniz’in şike olayıyla ilgili olarak, Futbol Federasyonu'na verdiği ifade okundu Gökdeniz, Futbol Federasyonu Şike Takip Komisyonu’na verdiği ifadede gerçekten vicdan azabı duyduğunu belirterek şunları söyledi: “Hayatımın en kötü günleri bunlar Bushi ile bir samimiyetim vardı Kayseri- Akçaabat Sebat maçı öncesi beni aradı Büyük bir bahis oynanacağını söyledi ve benden Akçaabat Sebat hakkında bilgi istedi Ben de Akçaabat Sebat’tan Alişen’i aradım ve takım hakkında bilgi istedim Sonra Bushi’yi arayarak takımın kötü durumda olduğunu ve maçı Kayseri’nin kazanabileceğini belirttim Bushi, bana bu maça büyük bahis oynanacak, arkadaşlara söyleyelim, ‘İlk yarı Akçaabat Sebat’ın 1-0, ikinci yarı ise Kayseri’nin maçı 2- 1 kazanması lazım Bunun için iki takımdaki futbolculara 200’er bin Euro verelim Bu parayı Arnavutluk’tan bir arkadaşım getirecek Trabzon’da ona yardımcı ol’ dedi Ben de Akçaabat Sebatspor’dan Alişen’i (Kandil) aradım, durumu anlattım Sonradan Trabzon’a parayı getiren kişi ile kulüpten birisinin hava limanında buluşmasını sağladım Bu maçla ilgili kesinlikle bahis oynamadım”
Gökdeniz burada suça yataklık ediyor ama bahis oynamadığı için kendisinin masum olduğuna inanıyor Oldu olacak Akçaabat Sebatspor formasını sırtına geçirip, maçın bu skorla bitmesine yardımcı olsaymışsın Daha ne yapacaktın ? Şikenin oluşmasına zemini hazırlamışsın, paranın gerekli yere ulaşmasını sağlamışsın, bir forma giymediğin kalmış Senin gibi milli takım forması giymiş “zeki ve çevik” bir kişiye bu yakışır mıydı ?
Bu olayda suçu bulunan Bushi, Alişen, Gökdeniz, 200 bin euroyu paylaşan diğer bütün futbolcular suçludur İşin bir de Kayseri boyutu var tabii ki : Onlar da ilk yarı Akçaabat’ın devreyi 1-0 bitirmesine göz yummuş, ikinci yarı da 1-2 bitmesi için 2 gol atıp, üstüne yatarak bahsin gerçekleşmesini sağlamışlardır
İşte iki olay arasındaki ahlak farkı Bizler bunları sorgulamak, konuşmak, tartışmak ve adalete yardımcı olmak zorundayız Kapalı kapılar ardında oynanan oyunlarla, bu tür işlere bulaşmayan gerçekten “zeki, çevik ve ahlaklı sporcuların” emeği gaspediliyor, üç kuruş tasarrufuyla bahis oynayan kişilerin parası dolandırılmış oluyor, haksız şampiyonluklar elde ediliyor, toplumsal düzen bozuluyor
Burada amaç sadece Gökdeniz’i, Alişen’i, Bushi’yi eleştirmek yargılamak değil Hangi kulübün hangi formasını giyerse giysin, hangi spor teşkilatının içerisinde yer alırsa alsın, Türk sporunu “ahlaksız” hale dönüştüren herkesin bir an önce bu ortamdan soyutlanmasını sağlamaktır İşte o zaman, cep harçlığımızdan, mutfak masrafımızdan, aile bütçemizden kısarak gittiğimiz maçları daha zevkle izleyip, satın aldığımız formaları daha büyük bir gururla taşıyacağız
Atatürk’ün en az 70 yıl önce söylediği bu cümle ne kadar derin anlamlar içeriyor Sadece zeki olması yetmez diyor, sadece çevik olması da yetmez Ahlaklı da olacak
Spor kamuoyunun gündemini işgal eden konulara bir bakın, sonra bunları Atatürk’ün üç parametresinden geçirerek yeniden analiz edin Hakem skandalları, federasyon üyelerinin söyleyip de sonra inkar ettiği sözler, cepheleşmeler, bahis skandalları… Saymakla bitmiyor Bunların hangisi ahlaklı ?
Az önce okuduğum iki ayrı haber, bu yazıyı yazmama sebep oldu Haberlerin ikisi de Hürriyet Gazetesi’nde yer alıyor İlkinin başlığı : Tarihi maçı yöneten Selçuk Dereli yurda döndü
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde, Almanya'nın San Marino'yu 13-0 yenerek, Avrupa Şampiyonası tarihinde bir maçta en fazla gol atma, en farklı skorla galip gelme ve deplasmanda en farklı skorla kazanma rekorlarını kırdığı karşılaşmayı yöneten hakem Selçuk Dereli ve yardımcıları yurda döndü
Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Selçuk Dereli, "Karşılaşma bizim açımızdan gayet iyi geçti Fair-play içerisinde bir maç oldu Neredeyse her 7 dakikaya bir gol düştü ve 15 kez başlama vuruşu yapıldı Bunun rekor olduğunu basından öğrendim" dedi
Dereli, Almanya kalecisi Lehmann'ın, taraftarların isteği üzerine penaltıyı kullanmasıyla ilgili soruyu, "Kendisi penaltıyı kullanmak için rakip alana geldi Ancak San Marinolu futbolcularla arasında geçen diyaloğun ardından vazgeçerek kalesine döndü Lehman ile maç sonrası yaptığım konuşmada bana fair-play'in çok önemli olduğunu söyledi Ben de bu davranışından dolayı kendisini kutladım" şeklinde yanıtladı
San Marino’lu futbolcular tahminen : “Yeterince rezil rüsva olduk Sen de kaleci olarak gol atarsan, kimsenin yüzüne bakacak halimiz kalmaz” şeklinde bir şey söylemişlerdir, Lehmann’da ahlaklı davranıp, penaltıyı atmamış, rakiplerini küçük düşürmemiştir
Gelelim ikinci habere Yine Hürriyet Gazetesi’nin 7 Eylül 2006 tarihli internet sayfalarında yer alan haberde Trabzonspor’lu Gökdeniz bakın ne demiş : 'Sadece Bushi'ye yardım ettim'
Mahkemede, Trabzonsporlu Milli futbolcu Gökdeniz Karadeniz’in şike olayıyla ilgili olarak, Futbol Federasyonu'na verdiği ifade okundu Gökdeniz, Futbol Federasyonu Şike Takip Komisyonu’na verdiği ifadede gerçekten vicdan azabı duyduğunu belirterek şunları söyledi: “Hayatımın en kötü günleri bunlar Bushi ile bir samimiyetim vardı Kayseri- Akçaabat Sebat maçı öncesi beni aradı Büyük bir bahis oynanacağını söyledi ve benden Akçaabat Sebat hakkında bilgi istedi Ben de Akçaabat Sebat’tan Alişen’i aradım ve takım hakkında bilgi istedim Sonra Bushi’yi arayarak takımın kötü durumda olduğunu ve maçı Kayseri’nin kazanabileceğini belirttim Bushi, bana bu maça büyük bahis oynanacak, arkadaşlara söyleyelim, ‘İlk yarı Akçaabat Sebat’ın 1-0, ikinci yarı ise Kayseri’nin maçı 2- 1 kazanması lazım Bunun için iki takımdaki futbolculara 200’er bin Euro verelim Bu parayı Arnavutluk’tan bir arkadaşım getirecek Trabzon’da ona yardımcı ol’ dedi Ben de Akçaabat Sebatspor’dan Alişen’i (Kandil) aradım, durumu anlattım Sonradan Trabzon’a parayı getiren kişi ile kulüpten birisinin hava limanında buluşmasını sağladım Bu maçla ilgili kesinlikle bahis oynamadım”
Gökdeniz burada suça yataklık ediyor ama bahis oynamadığı için kendisinin masum olduğuna inanıyor Oldu olacak Akçaabat Sebatspor formasını sırtına geçirip, maçın bu skorla bitmesine yardımcı olsaymışsın Daha ne yapacaktın ? Şikenin oluşmasına zemini hazırlamışsın, paranın gerekli yere ulaşmasını sağlamışsın, bir forma giymediğin kalmış Senin gibi milli takım forması giymiş “zeki ve çevik” bir kişiye bu yakışır mıydı ?
Bu olayda suçu bulunan Bushi, Alişen, Gökdeniz, 200 bin euroyu paylaşan diğer bütün futbolcular suçludur İşin bir de Kayseri boyutu var tabii ki : Onlar da ilk yarı Akçaabat’ın devreyi 1-0 bitirmesine göz yummuş, ikinci yarı da 1-2 bitmesi için 2 gol atıp, üstüne yatarak bahsin gerçekleşmesini sağlamışlardır
İşte iki olay arasındaki ahlak farkı Bizler bunları sorgulamak, konuşmak, tartışmak ve adalete yardımcı olmak zorundayız Kapalı kapılar ardında oynanan oyunlarla, bu tür işlere bulaşmayan gerçekten “zeki, çevik ve ahlaklı sporcuların” emeği gaspediliyor, üç kuruş tasarrufuyla bahis oynayan kişilerin parası dolandırılmış oluyor, haksız şampiyonluklar elde ediliyor, toplumsal düzen bozuluyor
Burada amaç sadece Gökdeniz’i, Alişen’i, Bushi’yi eleştirmek yargılamak değil Hangi kulübün hangi formasını giyerse giysin, hangi spor teşkilatının içerisinde yer alırsa alsın, Türk sporunu “ahlaksız” hale dönüştüren herkesin bir an önce bu ortamdan soyutlanmasını sağlamaktır İşte o zaman, cep harçlığımızdan, mutfak masrafımızdan, aile bütçemizden kısarak gittiğimiz maçları daha zevkle izleyip, satın aldığımız formaları daha büyük bir gururla taşıyacağız