AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Bediüzzaman Said Nursi Kabri Nerede

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Bediüzzaman Said Nursinin mezarı nerede
bediüzzaman Said Nursinin kabri
Bediüzzaman, vefatı ve defnedilmek istediği yerle ilgili olarak, öbür tarihlerde talebelerine yazdığı mektup ve derslerinde temas etmiştir Bu konuda, Risalei Nur'da geçen kayıtların ilki 1913 yılına aittir Kendi vefatı ve mezarını ziyarete gelenlerin getirecekleri bahar hediyelerini, yok olan medresesinin mezar taşına benzettiği Van Kalesinin başına takmalarını ister Medresesinin ve kendisinin mezarından söz eder (Münazarat, s 13)
Isparta'da ölüm edip defnedilmek istediğini, Siracü'nNur'daki şu bilgilerden kavramak mümkündür: Isparta vilayetinde kıymettar kardeşlerimin kucaklarında, teslimi ruh edip, o kutsal toprakta defnolunmamı kalben niyaz ettim Ve Isparta'ya mevkufen beşinci nefyimi, o kalbi duanın kabul olmasına delil eyledi (Isparta) benim için taşıtoprağı ile mübarektir Onun için ben kabrimi o havalide istiyorum
Emirdağ Lahikası'nda da ahir ömrünü aşmak istediği ve kabrinin bulunmasını istediği yerlerle ilgili bilgiler mevcuttur Barla kendisi için özel bir öneme haizdir Ahir ömrünü burada vermek isteğini belirtir Senirkent'te de oturmak istediğini, ancak iradenin elinde olmadığını ilave eder
Mübarek talebelerini düşünüp, ölüm ettiği vakit onların bulunduğu kabristanda defnolunmayı arzuladığında pat diye bir ihtarın geldiğini ifade Bediüzzaman, sebebini de şöyle kaydeder; Yine De Medresetü'zZehra'nın merkezi olan Isparta vilayetinde maddeten bulunmak fazla cihetle faideli, saadetlidir; fakat nurun mesleği ve Nurcular'ın meşrebi cihetiyle defalarca berabersiniz Zaman ve mekan, perde olamazlar Şarkta, garpta, şimalde, cenupta, dünyada, berzahta bulunsanız, manen bir mecliste beraber sayılırsınız Onların manevi yardımları defalarca birbirine oluyor ve sana da kazanç
Isparta havalisinde, ahir ömrünü geçirmeyi arzu etmekle beraber, talebelerinin de fikirlerine başvurur Medresetü'zZehra erkanlarının kararıyla ve İstanbul ve Ankara üniversitelerindeki Genç Saidlerin de muvafakatiyle nereyi benim için münasip görürseniz orayı kabul edeceğim Madem hakiki varislerim sizlersiniz ve şahsımdan bin derece ziyade dünyada vazifemi de görüyorsunuz Bu hayatı fanideki son menzili sizin reyinize bırakıyorum
Bilhassa 1950'den sonradan, artarak devam eden bir Urfa'ya gitme arzusu ve hazırlığına başladığı görülmektedir Kendine ait yer alan yatak, yorgan, portatif somya vs eşyalarıyla, kendisine intikal ettirilen bir asır evvelin müceddidi olan Mevlana Halidi Bağdadi'nin cübbesini, Urfa'ya götürülmek üzere Vahdi Gayberi'ye teslim eder Bilahare kendisinin de Urfa'ya gideceğini ilave eder Aradan takriben on yıl geçtikten sonradan gitme arzusu gerçekleşir Ama, ömrünün son yıllarını yok, son günlerini geçirmek, peygamberler diyarında ölmek üzere buraya gelmiştir
Bediüzzaman, gerisinde bir halife değil, Risalei Nur Külliyatı gibi bir hazineyi bırakarak Hakk'ın rahmetine kavuştu Hayatta iken, istek etmediği bir hususun vefatından daha sonra gerçekleşmesini asla istemedi Önce, yersiz kabir ziyaretinin yapılmaması ikazında bulundu Dostlar uzakta ruhuma fatiha okusunlar, manevi dua ve ziyaret etsinler Kabrimin yanına gelmesinler Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir Risalei Nur'daki en fazla ihlas ile büsbütün terki enaniyet için buna bir manevi sebep hissediyorumdedikten sonradan, kendisini Nurlara vakfetmiş birinin kabri başında nöbet tutarak, lüzumsuz ziyaret edenlere bu hususu bildirmesini ister
Emirdağ Lahikası'nda yer alan, talebelerine yaptığı son dersinde ise, daha göze çarpan ifadelere yer verir Benim kabrim gayet gizli bir yerde bir iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lüzumlu geliyor Bunu vasiyet ediyorum Çünkü, dünyada sohbetten beni men eden bir hakikat, kuşkusuz vefatımdan daha sonra da o realite bu surette beni zorunlu ediyorEvet, Bediüzzaman'ı arayan Risalei Nur sayfalarında bulabilir ve sohbet edebilir Ruhuna fatiha yollamak isteyen cümbür cemaat, bulunduğu yerde okumak suretiyle (mezarına uğramasına lüzum kalmadan) gönderebilir ve göndermelidir
Bediüzzaman, 23 Mart 1960 yılında, mübarek Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde Hakk'ın rahmetine kavuştu ve Urfa'daki Halilürrahman Dergahı'ndaki caminin bahçesine defnedildi Ama, 27 Mayıs İhtilali'nden sonradan darbeciler kadar, buradan alınarak bilinmez bir yere götürüldü Cenabı Adalet ara sıra şerleri hayreyler Bunda da öyle oldu ve farkında olmadan nebbaşlar, Bediüzzaman'ın duasının kabulüne vesile oldular
Kabrin nakledilmesi kararını alan darbeciler, Bediüzzaman'ın kardeşi Abdülmecid Ünlükul'a Cemal Tural vasıtasıyla bu kararı ilettiler; Abinin kabrini Şark ahalisinden ve Güney sınırımızdan kaçak gelip ziyaret edenler var Kibar bir zamandayız Sizin de iştirakiniz ile kabrini Urfa'dan alıp, İç Anadolu'ya nakledeceğiz Şu kağıdı lütfen imzalayındiyerek daha evvelden adına yazmış bulundukları dilekçeyi cebren imzalattılar Her ne dek, Seyda'yı hiç olmazsa kabrinde kuytu bırakın!dediyse de dinletemeyip kararlarından vazgeçiremedi
Bu nakli Abdülmecid Ünlükul'un arzusuyla gerçekleştirdikleri kılıfıyla kendisini de alarak (o zaman Konya'da ikamet etmektedir) Urfa'ya hareket ettiler 12 Temmuz 1960 tarihinde gece yarısı kabri yıkarak tabutu içinden çıkardılar Aradan 3,5 ay gibi uzun bir vakit geçmesine karşın cesedin tazeliğini korumasına ve yeni ölüm etmiş gibi görünmesine şaşırma ettiler Kendileriyle getirdikleri tabuta naklettikten sonradan Isparta'ya götürerek yine bir gece yarısı ve bilinmeyen bir yere defnettiler Darbeciler zulmederken, Alın Yazısıi İlahi Bediüzzaman'ın arzusunu yerine getirdi Artık kimse, kendisini rahatsız edemeyecek ve nazarlar Risalei Nur'dan başka yere kaymayacaktı
Ülkenin idaresini elinde bulunduran Ulusal Birlik Komitesi'nin bilgisi zarfında mezarın nakli olayının gerçekleştirildiği, Alparslan Türkeş'in Mustafa Cemal Bayındır'a konuyla ilgili olarak yazmış bulunduğu 20 10 1992 tarihli mektubundan, açık bir şekilde anlaşılmaktadır Türkeş, İçişleri Bakanı emekli general Muharrem İhsan Kızıloğlu'nun konuyla ilgilendiğini yazmaktadır Abdülmecid Ünlükul'a zorla imzalattırılan mektup, bir dosya halinde ve içinden gelerek yapıldığı tutanaklara geçirilmiş ve bu şekliyle toplantıda okunarak, kurul üyelerine talimatlarının olup olmadığının sorulduğu, daha sonra işlemin gerçekleştirildiği görülmektedir *
 
Bediüzzaman Said Nursi’nin kabri, 23 Mart 1960 yılında vefat ettiği Urfa'da Halilürrahman Dergahı'nın bahçesine defnedildi. Ancak, 27 Mayıs İhtilali'nden sonra darbeciler tarafından bilinmeyen bir yere nakledildi. Çeşitli sebeplerden dolayı kabrinin nakledilmesi kararı alındı ve 12 Temmuz 1960 tarihinde gece yarısı kabri yıkılarak tabutu içinden çıkarıldı. Bediüzzaman Said Nursi'nin cesedi yeni ölmüş gibi gözükmesine rağmen Isparta'ya götürülerek bilinmeyen bir yere defnedildi.

Bu nakil olayını gerçekleştirenler, darbeciler oldu. Ancak, Abdülmecid Ünlükul'un zorla imzalatılan mektupla kabrinin Urfa'dan alınıp İç Anadolu'ya nakledileceği bildirildiği ve sonrasında Bediüzzaman'ın kabrinin Isparta'ya götürülüp bilinmeyen bir yere defnedildiği belirtilmektedir. Bu olaylar neticesinde, Bediüzzaman Said Nursi'nin kabri günümüzde bilinmeyen bir yerde bulunmaktadır. Mezarı kesin olarak tespit edilmemiştir.
 
Geri
Üst