AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Bağlam Nedir, Bağlam Hakkında Bilgi

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Bağlam Nedir
1.Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü veya bağlantısı, kontekst.
2-Bir dilbirimini çevreleyen, ondan önce ve sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen birim veya birimler bütünü.
Bağlamın, bir dilbilim terimi olarak yukarıdaki anlamlarıyla ele alıyoruz. Çünkü anlamlı en küçük dilbilimi olan kelimeler (göstergeler), bir bağlamda anlam ve değer kazanır. Bunu şöyle açıklayabiliriz:

Tahtada "el" kelimesinin yazılı olduğunu varsayalım. Acaba bu kelimenin gerçek anlamda mı yoksa mecaz anlamda mı; tutma organı mı yoksa, "yabancı" karşılığında mı kullanıldığını söyleyebilir miyiz? Elbette söylemeyiz; çünkü bu kelime bir bağlamdan (ortamdan) yoksundur. Kelimenin hangi anlamı yüklendiğini biz ancak bir bağlamla anlayabiliriz. Bu, bütün dil göstergeleri için geçerlidir.

El elin eşeğini türkü söyleyerek arar.
Bir elin nesi var iki elin sesi var.
Elini ve dilini kötülüklerden koru.
Ellerini yıkamadan sofraya oturma.
Başkasına el açacağına git, çalış ve ekmeğini kendin kazan.


Yukarıdaki cümlelerde el kelimesi; hem yabana hem tutma organı anlamlarında hem de mecaz olarak bir deyim içinde kullanılmıştır. Biz cümleleri okuduktan soma bu kelimenin hangi anlamda kullanıldığını anlarız.

Buradan bağlamla ilgili genel bir sonuca ulaşabiliriz. O da "kelimelerin anlamları yoktur; kullanımları vardır." Yani biz kelimeye hangi anlam yüklersek ( gerçek, mecaz, kinaye vs.) kelime o anlama gelir. Bu da bağlamla ilgilidir.


Bağlam, sadece kelimelerin anlaşılması ile sınırlı bir şey değildir; ses, hareket, imaj, resim gibi birçok olgu ve durumun anlaşılması, yanlış anlaşılması veya hiç anlaşılmaması gene bağlamla ilgilidir. Örneğin; öğretmenin sınıfta masaya kalemle vurması öğrencilere bir uyarı anlamı taşır ve öğrenciler bundan, "Susunuz, dinleyiniz, konuşmayınız, dikkat ediniz, buraya bakınız." vb. anlamlar çıkanr. Oysa bu hareketin yukarıda sıralanan durumlarla ilgili bir anlamı yoktur.


Bir el hareketi yolun kenarında otostop veya araçları durdurma anlamına gelirken başka bir yerde bu hareket aynı anlama gelmediği gibi anlamsız bulunabilir, hatta bu hareketten kötü bir anlam bile çıkarılabilir. Örneğin; savaş filmlerinde beyaz mendil (bez) sallamak teslim olmayı, ateşkesi işaret ederken; bu hareket sokak ortasında aynı anlama gelmez. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bütün bunlar bizi göstergelerin ancak bağlamıyla bir değer ve anlam taşıdıklan sonucuna götürür.

Bir dilbilimi olarak aşağıdaki göstergeleri inceleyelim:

Şehit olmak, ölmek, vefat etmek, hayata gözlerini yummak, dünyasını değiştirmek, gebermek, tahtalı köye gitmek, Mevlasına kavuşmak, eşek cennetini boylamak...Bütün bu kelime grupları; "ruhun bedeni terk etmesi" ortak paydasında birleşmektedir. Ancak anlam bakımından birbirine benzeyen bu kelimelerin hiçbiri diğerinin yerine kullanılamaz. Bu kelimelerden birini kullanmaya kalktığımızda onunla anlam birlikteliği kuracak olan kelimeler de değişir. Aynı bağlamda yer alabilecek (eş anlamlı) olanlar dışında hepsi kendi bağlamını kendi seçer. Yani ölümü kutsal bir dava uğrunda olan kişi için şehit olmayı kullanırız; bu kelimeyi kullandığımız cümlede diğer kelimeler de bağdaşıklık ilişkisi kurar. Örneğin; şehit olan bir kişi için tahtalı köye gitti, eşek cennetini boyladı gibi argolar kullanmayız. Görüldüğü gibi ölen kişinin aynı dinden, aynı kültürden olması, sadece onun için kullanacağımız kelimeyi değil bağlamı da belirlemektedir. Kimse İstiklal Savaşı'nda Türklerle savaşırken ölen veya Hz.Peygamberle Bedir'de karşı karşıya savaşırken öldürülen birinin ölümü için gelişi güzel bir kelime kullanmaz; bunun gibi öldüren için de "katil" sıfatını değil ''kahraman" sıfatını kullanır.


Her millet, günlük hayatında, her duruma uygun bir söz kalıbı geliştirmiştir. Selamlaşma, hediye verme, kızma gibi durumlarda insanlar, içinde yaşadıkları toplumun kalıplaşmış kelime ve kavramlannı kullanarak ona uygun jest ve mimiklerle karşılık verir.

Uzun zaman başka kültürlerin içinde kalan kişilerde de görülen bu duruma, ülkemizde kalan futbolcu ve antrenörlerin (çalıştırıcılann) konuşmalarını, hâl ve tavırlannı örnek olarak verebiliriz. Bu durum aynı zamanda zihniyetin de nasıl belirlendiğini gösteren iyi bir örnektir. Çünkü o kişilerin, Müslüman olmamalarına rağmen sevinç, öfke ve beklenti gibi durumlarda Türk kültürüne dinden geçmiş kavramları kullandıklarını görüyoruz. İnşallah, maşallah gibi. Oysa bu kelimeler bağlama göre değer kazanan kavramlardır.

Örneğin; 'Bismillah' işe başlarken söylenen bir sözdür.

Kaynak:
 
Geri
Üst