AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Ayasofya Muzesi Efsanesi

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.379
Tepkime puanı
1
Puan
1
Ayasofya Efsanesi
Ayasofya Muzesi Efsaneleri
Ayasofya Muzesi Efsaneleri
Dunyanın en cok ziyaret edilen muzeleri arasında yer alan Ayasofya, sanat ve mimarlık tarihi bakımından da en onde gelen anıtlardan biri olup 8 harika olarak gosterilmektedir Bu yapı 6yyda Doğu Romalı Philon tarafından da, dunyanın 8incisi harikası olarak nitelendirilmiştir
Bugunku Ayasofya aynı yerde fakat oncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan ucuncu yapıdır Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527565) donemin iki onemli Mimarı olan Trallesli (Aydın) Anthemios ile Miletoslu (Balat) İsidorosa yaptırılmıştır Yapım calışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işci calıştığı kaynaklarda gecmektedir Yapımına 23 Şubat 532′de başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir surede tamamlanarak buyuk bir torenle, 27 Aralık 537′ de ibadete acılmıştır
916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbulun fethiyle camiye cevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanılmıştır Ayasofya Ataturkun emri ve Bakanlar Kurulunun Kararı ile 1935 yılında muze olarak kapılarını ziyaretcilere acmıştır
Doğu Roma ve Osmanlı imparatorluklarının, hem yukseliş hem de cokuş donemlerine tanıklık eden, tarihinin en onemli dini eserlerinden biri olan Ayasofya; gerek Bizans gerekse Turk kaynaklı pek cok efsaneye konu olmuştur Ancak gunumuzdeki Ayasofya'nın, burada yapılan ilk kilise olduğunu duşunmek bizi yanıltır
Tarihci Sokrates'e gore 15 Şubat 360 tarihinde burada inşa edilen ilk kilise bir bazilikaydı ve eski bir Roma tapınağı uzerine kurulmuştu MS 4O4'te yanan bazilikanın yerine yapılan ikincisi, İmparator II Theodosios doneminde 10 Ekim 415 yılında ibadete acıldı 13 Ocak 532 yılındaki unlu Nika İsyanında butunuyle yanan kilisenin yerine, aynı yıl, İmparator I Iustinianos'un (Justinyen) emriyle gunumuze kadar ayakta kalan Ayasofya'nın inşası başlatıldı
Tarihci Prokopios'a gore, Miletoslu Isidoros ve Trallesli Anthemios'un mimarlığını yaptığı kilisenin inşaatında; yuz ustabaşı, bin usta, on bin işci calışmış; Suriye, Mısır, Yunanistan ve Kucuk Asya'dan gelen gemiler dolusu malzemeyle Ayasofya'nın inşaatı 5 yıl 10 ay ve 24 gunde bitirilmişti 27 Aralık 537'deki acılış torenine patrik Menas'la birlikte gelen imparator, yapının guzelliği karşısında şoyle demekten kendini alamamıştı
Bana boyle bir kiliseyi yaptırma şansı verdiği icin Tanrı'ya şukurler olsun
Ayasofya ile ilgili Bizans efsanelerinden birinde ise, bu unlu mabedin doğuşu gelecek kuşaklara şoyle aktarılıyordu:
Iustinianos Ayasofya'yı yaptırmak icin en unlu mimarları İstanbul'a davet etti, yaptıracağı kilise icin birer taslak cizmelerini istedi Ancak cizilen hicbir taslak imparatoru tatmin etmedi
Bir gece uzgun ve umutsuz uykuya dalan Iustinianos, bir ruya gordu Ayasofya'nm kurulacağı arsada beliren nur yuzlu bir ihtiyar, sağına soluna bakınıyor, sonra da her koşede biraz durup bekliyordu Nur yuzlu ihtiyarın yanına giden imparator, onun elindeki gumuş levhayı gorunce şaşkınlığa duştu Levhanın uzerinde cizili olan kilise resmi, onun hayalini kurduğu mabet idi
Hemen tanrıya dua etmeye başlayan Iustinianos'un yanına gelen garip ihtiyar, elindeki gumuş levhayı imparatora uzattı ve dedi ki 'Al bu resmi Iustinianos, kiliseni bu orneğe gore yaptır!
Bizans efsanesi burada bitmez doğal olarak İmparator, sevincle tapınağın adını ne koyması gerektiğini sorunca,
Ayasofya der nur yuzlu garip ihtiyar ve anında kaybolur İmparator, sabahleyin kalkınca mimarını cağırır ve ruyasındaki mabedin resmini tarif ederek cizmelerini ister
Efsane denilince sonu mu olurmuş?
Mimarını şaşırtmak isteyen Iustinianos, onlardan aldığı cevap karşısında kendisi şaşkınlığa duşer Ruyasında gorduğu kilisenin tıpkı cizimini kendisine uzatan mimar; o gece bir ruya gorduğunu ve ruyasında gorduğu kilisenin resmini, unutmamak icin sabaha kadar calışıp kağıda doktuğunu soyler Ayasofya, işte bu ruyalardaki kilisedir!
İstanbul'un Turkler tarafından fethinden sonra da pek cok efsaneye konu olmuştur bu yuce mabet Evliya
Celebi'nin anlatılarına gore, Hazreti Muhammed'in doğduğu gece İstanbul'da buyuk bir yersarsıntısı olmuş ve Ayasofya'nın kubbesi yıkılmıştı Bir sure sonra, Buhayra adlı rahibin aracılık etmesiyle, bir rahipler kurulu Mekke'ye gitmiş, o zaman henuz kucuk bir cocuk olan Hazreti Muhammed'in ağız suyundan alıp, zemzem suyu da katarak
Mekke toprağı ile bir harc yaparak İstanbul'a geri donmuşlerdi Yıkılan kubbenin tamiri, işte bu Mekke'den getirilen harcla mumkun olmuştu
Bunu biliyor muydunuz?
Mimar Sinan, Selimiye Camii'ni inşa ederken Ayasofya ile yarışmış mıydı? DayeZade Mustafa Efendi'nin 1717 yılında yazdığı esere gore, Sinan; yazdığı bir kitapta (bu kitap bulunamamıştır), Selimiye'nin kubbesini Ayasofya'nın kubbesinden dort arşın daha buyuk yaptığını ifade etmişti Ancak yapılan olcumler, Selimiye'nin kubbe capının ortalama 31,305 metre, Ayasofya'nın kubbe capının ise ortalama 33,8 metre olduğunu ortaya koymuştur
MS 537'de tamamlanan Ayasofya'nın kubbesi, son kez 14 yuzyılda olmak uzere, dort defa kısmen veya onemli olcude cokmuş; her seferinde onarılarak bugunku haline ve boyutlarına ulaştırılmıştır Bu yıkılmalara neden olarak, ilk kubbenin aşırı yayvanlığı nedeniyle taşıyıcı filayaklarına (filpaye) yaptığı basıncın fazlalığının yanı sıra, kullanılan harcın cok yavaş sertleşmesi ve payanda duvarlarının yetersizliği vb gosterilmektedir Bu etkiler, kubbe capının
buyumesine, dolayısıyla catlayıp yıkılmasına neden olmuştur
Yapılan basit hesaplar, Ayasofya'nın kubbesinin, bu buyumelerden onceki capının 31,612 metre olması gerektiğini gostermektedir Bu captan doğan kubbe cevresi ise 99,31 metre veya 10,318 Bizans ayağı uzunluğundadır 318 sayısı ise, Latin ebced hesabıyla Hz İsa'nın karşılığıdır Anlaşılan, mimarlar Anthemios ve Isidoros, kubbenin capında Hz İsa'yı sembolize etmek istemişler
 
Ayasofya Müzesi, İstanbul'un en önemli simgelerinden biri olan tarihi bir yapıdır. Mimari açıdan eşsiz bir örneği olan Ayasofya, geçmişten günümüze birçok efsaneye konu olmuş ve farklı dönemlerde farklı amaçlarla kullanılmıştır. İmparator Justinianos döneminde inşa edilen Ayasofya, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları dönemlerinde önemli olaylara tanıklık etmiştir.

Ayasofya'nın yapım süreci oldukça detaylı bir şekilde anlatılmıştır. İmparator Justinianos'un emriyle yapımına başlanan bu muhteşem yapı, birçok ustanın ve işçinin emeğiyle kısa sürede tamamlanmıştır. Ayrıca Ayasofya'nın farklı dönemlerdeki kullanımı da vurgulanmıştır. Kilise olarak başlayan hayatına, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'un fethinden sonra camiye çevrilmesiyle devam etmiş ve son olarak Atatürk'ün emriyle müzeye dönüştürülmüştür.

Efsaneler de Ayasofya'nın tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. İmparator Justinianos'un rüyasında gördüğü kiliseyi inşa etmesiyle ilgili anlatılan efsane, yapıya dair farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Ayrıca Evliya Çelebi'nin anlatılarına göre Ayasofya'nın kubbesinin tamiri için Mekke'den getirilen harç kullanılmıştır. Bu tür efsaneler, Ayasofya'nın sadece bir mimari yapıdan öte, insanların yaşamlarına dokunan bir simge olduğunu göstermektedir.

Ayasofya'nın kubbesinin restore edilmesi ve farklı dönemlerdeki yıkımlarına da değinilmiştir. Mimar Sinan'ın Selimiye Camii'nin kubbesini Ayasofya'nın kubbesinden büyük yapma iddiasıyla ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan ölçümlerle bu iddianın doğruluğu ele alınmıştır. Ayrıca Ayasofya'nın kubbesinin tarihi boyunca yaşadığı sorunlar ve yapılan onarımlar detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

Sonuç olarak, Ayasofya Müzesi sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda birçok efsanenin ve hikayenin merkezinde yer alan önemli bir mirastır. Mimari güzelliği, tarihi önemi ve insanların hayallerine dokunan öyküleriyle Ayasofya, dünya kültür mirasının vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu eşsiz yapı, ziyaretçilerini binlerce yıllık tarihin derinliklerine yolculuğa çıkarmaktadır.
 
Geri
Üst