SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Atmosferin Faydaları
Atmosfer nedir
Atmosferin özelliklerigüneşten gelen zararlı ışınları süzer Meteorların dünyamıza düşmesini büyük oranda engeller canlılar için gerekli gazları bulundurur iklim olayları meydana gelir Dünyamızın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller güneş ışınlarını dağıtır. Böylece gölgede kalan yerlerin de aydınlanmasını sağlar dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller
Hissedilmeyen Yük Atmosferi teşkil eden gazlar cm² alan başına yaklaşık 1 kglık bir kuvvetle tesir eder. atmosfer basıncının sadece % 1 oranındaki değişikliğinde bile şiddetli fırtınalar ve tayfunlar meydana gelebilir. Bütün canlılar, farkında bile olmadan bu basınç değeri ile tam bir ahenk içinde yaşamaktadır. işte hava Basıncı dediğimiz hava zerrelerinin tesiri bütün meteorolojik hadiselerin her safhasında birinci derecede rol oynar.
Yukarıya doğru yükseldikçe gazlar seyrekleşir ve bunun neticesi olarak atmosfer basıncı düşer. Buna bağlı olarak da içimizdeki sıvı maddelerin basıncı artar vücudumuzun dörtte üçünün sudan ibaret olduğunu hatırlayalım. Hatta öyle ki kaynayıp buhar laşacak hale gelir. Çünkü tüy gibi hafif zannettiğimiz hava esasen muazzam bir ağırlığa sahiptir. Vücudumuzun bir parmak ucu kadar sahasına 1 kglık basınç yaptığını belki çoğumuz bilmez
Bu, bir insan vücudunun yaklaşık 15 ton havanın ağırlığı altında olması demektir. Meğer sırtımızda ne ağır yük varmış da haberimiz yokmuş. Peki neden bunu hissetmiyoruz Dış hava basıncını Yaratan, vücudun içinden onu dengeleyecek dışarıya doğru aynı değerdeki basıncı ihmal etmemiş. Dışta hava basıncı ne kadarsa, içten dışa da tam o kadar basınç var. araba lastiklerindeki Basıncın havadaki basıncın iki misli kadar bir değere haiz olduğunu hatırlatırsak fark edemediğimiz basıncın ne derece yüksek olduğunu bir derece anlayabiliriz
Bu Denge bozulduğu takdirde insan hayatı tehlikeye girer. Hava Basıncının yok denecek kadar az olduğu yüksekliklerde insanın yaşaması, işte bunun için mümkün olmaz. Dağa çıkan kimselerde görülen rahatsızlanmalar ve burun kanamalarının sebebi bu basınç farkıdır. Atmosfer dışına çıkan astronotlar ise ancak içinde hava basıncı bulunan özel elbiseleriyle uzayda dolaşmak zorunda kalırlar.
atmosferdeki Denge Atmosfer gazları mahiyetleri gereği uzay boşluğuna kaçmak isterken, yeryüzü bu gazları emmek ve tutmak ister. Ancak öylesine harika bir denge kurulmuş ki her ikisi de vuku bulmaz.
Eğer Dünyamız güneşe daha yakın olsaydı hava daha fazla ısınacak, ısınan gazlar yükselip atmosferi terk edecekti. Biraz uzak olsaydı, o zaman da yer yüzüne çöküp kalırlardı. Yerçekimi şimdikinden biraz fazla veya tersine az olsaydı, aynı durum ortaya çıkardı. Ayrıca, gelen ısı yerkürede bir süre tutulabilmelidir. Bu görevi de Karbondioksit gazı üstlenmektedir.
Atmosfer denen bu esrarengiz perdenin bir an için başımızdan kaldırıldığını düşünebiliriz. O zaman dünyanın diğer geze genlerden farkı kalmayacaktı. Mesela Ayda olduğu gibi ısı gündüzleri 120 dereceye çıkabilirdi. Sonuçta herşey kavrulacak, geceler i ise düşen Sıcaklıkla birlikte herşey donacaktı. Bununla kalmayacak göktaşlarının sağanakları yüzünden kozmik ve morötesi ışınların bomba rdımanından delik deşik olacaktı
Yanı başımızdakine bile sesimizi duyuramayacak, ışık saçılma göstermeyeceğinden karanlıkta kalacaktık. Ufak bir bitki bile yeşeremeyecekti. kuşlar gibi uçaklar da havalanamayacaktı. Cansız ruhsuz soğuk sessiz ölü bir dünya ile karşı karşıya kalacaktık.
Çok soğuk ve zifiri karanlık içerisinde hızla yol alan her ihtiyacı temin edilmiş sıcak ve aydınlık bir yuva üzerindeyiz. Bu yuva üzerinde eksikliğini duyduğumuz hiçbir şey yok. Bu yuvanın ne kadar mükemmel tefriş edildiğini daha iyi fark etmek için başka gezegenlere hatta fazla uzağa gitmeğe gerek yok, kapı komşumuz Aya bir göz atmak yeterli.
Atmosfer nedir
Atmosferin özelliklerigüneşten gelen zararlı ışınları süzer Meteorların dünyamıza düşmesini büyük oranda engeller canlılar için gerekli gazları bulundurur iklim olayları meydana gelir Dünyamızın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller güneş ışınlarını dağıtır. Böylece gölgede kalan yerlerin de aydınlanmasını sağlar dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller
Hissedilmeyen Yük Atmosferi teşkil eden gazlar cm² alan başına yaklaşık 1 kglık bir kuvvetle tesir eder. atmosfer basıncının sadece % 1 oranındaki değişikliğinde bile şiddetli fırtınalar ve tayfunlar meydana gelebilir. Bütün canlılar, farkında bile olmadan bu basınç değeri ile tam bir ahenk içinde yaşamaktadır. işte hava Basıncı dediğimiz hava zerrelerinin tesiri bütün meteorolojik hadiselerin her safhasında birinci derecede rol oynar.
Yukarıya doğru yükseldikçe gazlar seyrekleşir ve bunun neticesi olarak atmosfer basıncı düşer. Buna bağlı olarak da içimizdeki sıvı maddelerin basıncı artar vücudumuzun dörtte üçünün sudan ibaret olduğunu hatırlayalım. Hatta öyle ki kaynayıp buhar laşacak hale gelir. Çünkü tüy gibi hafif zannettiğimiz hava esasen muazzam bir ağırlığa sahiptir. Vücudumuzun bir parmak ucu kadar sahasına 1 kglık basınç yaptığını belki çoğumuz bilmez
Bu, bir insan vücudunun yaklaşık 15 ton havanın ağırlığı altında olması demektir. Meğer sırtımızda ne ağır yük varmış da haberimiz yokmuş. Peki neden bunu hissetmiyoruz Dış hava basıncını Yaratan, vücudun içinden onu dengeleyecek dışarıya doğru aynı değerdeki basıncı ihmal etmemiş. Dışta hava basıncı ne kadarsa, içten dışa da tam o kadar basınç var. araba lastiklerindeki Basıncın havadaki basıncın iki misli kadar bir değere haiz olduğunu hatırlatırsak fark edemediğimiz basıncın ne derece yüksek olduğunu bir derece anlayabiliriz
Bu Denge bozulduğu takdirde insan hayatı tehlikeye girer. Hava Basıncının yok denecek kadar az olduğu yüksekliklerde insanın yaşaması, işte bunun için mümkün olmaz. Dağa çıkan kimselerde görülen rahatsızlanmalar ve burun kanamalarının sebebi bu basınç farkıdır. Atmosfer dışına çıkan astronotlar ise ancak içinde hava basıncı bulunan özel elbiseleriyle uzayda dolaşmak zorunda kalırlar.
atmosferdeki Denge Atmosfer gazları mahiyetleri gereği uzay boşluğuna kaçmak isterken, yeryüzü bu gazları emmek ve tutmak ister. Ancak öylesine harika bir denge kurulmuş ki her ikisi de vuku bulmaz.
Eğer Dünyamız güneşe daha yakın olsaydı hava daha fazla ısınacak, ısınan gazlar yükselip atmosferi terk edecekti. Biraz uzak olsaydı, o zaman da yer yüzüne çöküp kalırlardı. Yerçekimi şimdikinden biraz fazla veya tersine az olsaydı, aynı durum ortaya çıkardı. Ayrıca, gelen ısı yerkürede bir süre tutulabilmelidir. Bu görevi de Karbondioksit gazı üstlenmektedir.
Atmosfer denen bu esrarengiz perdenin bir an için başımızdan kaldırıldığını düşünebiliriz. O zaman dünyanın diğer geze genlerden farkı kalmayacaktı. Mesela Ayda olduğu gibi ısı gündüzleri 120 dereceye çıkabilirdi. Sonuçta herşey kavrulacak, geceler i ise düşen Sıcaklıkla birlikte herşey donacaktı. Bununla kalmayacak göktaşlarının sağanakları yüzünden kozmik ve morötesi ışınların bomba rdımanından delik deşik olacaktı
Yanı başımızdakine bile sesimizi duyuramayacak, ışık saçılma göstermeyeceğinden karanlıkta kalacaktık. Ufak bir bitki bile yeşeremeyecekti. kuşlar gibi uçaklar da havalanamayacaktı. Cansız ruhsuz soğuk sessiz ölü bir dünya ile karşı karşıya kalacaktık.
Çok soğuk ve zifiri karanlık içerisinde hızla yol alan her ihtiyacı temin edilmiş sıcak ve aydınlık bir yuva üzerindeyiz. Bu yuva üzerinde eksikliğini duyduğumuz hiçbir şey yok. Bu yuvanın ne kadar mükemmel tefriş edildiğini daha iyi fark etmek için başka gezegenlere hatta fazla uzağa gitmeğe gerek yok, kapı komşumuz Aya bir göz atmak yeterli.