AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Aşık Ömer

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Admin

Yönetici
Site Sorumlusu
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
265.352
Çözümler
5
Tepkime puanı
1
Puan
38
Doğum yeri ve tarihi hakkında çeşitli rivayetler vardır; bunların içinde doğruya en yakın görüneni, onun Konya’nın Hadim ilçesinin Gezleve köyünde 1651 yılında doğmuş olduğu yolundaki rivayettir. Düzenli bir medrese tahsili görmediği anlaşılmakla birlikte devrin kültür muhitleri içinde bulunmak suretiyle kendi kendini yetiştirmiş ve aynı devrin diğer aşıklarına göre daha seçkin bir yer kazanmıştır. Şerifî adlı bir şairden ders aldığı, başta Fuzûlî olmak üzere klasik edebiyatın belli başlı büyük şahsiyetleri yanında Hâfız’ın divanı ile Sa’dî’nin Gülistân’ını okuyacak kadar Farsça öğrendiği anlaşılmaktadır. Yazdıklarına ve rivayetlere bakılarak orduya girdiği, sınır kalelerinde bulunduğu, hatta bazı savaşlara katıldığı tahmin edilmektedir.
IV. Mehmed’in 1678’de Çehrin Kalesi’ni fethi münasebetiyle bir manzume yazdığı gibi, II. Ahmed’in saltanat yıllarındaki Rus, Venedik ve Avusturya seferleri ve II. Mustafa’nın bir gazasıyla ilgili bazı manzumeler de yazmıştır. Şiirlerinden İstanbul, Bursa, Yama, Sakız, Sinop ve Bağdat gibi yerleri dolaştığı anlaşılmaktadır. Başlangıçta divan şairlerini taklide özenerek Adlî mahlasını kullanmış, Ömer mahlasını daha sonra benimsemiştir. Şiirlerinde Bağdat’tan Tuna’ya kadar uzanan geniş bir coğrafya yer almakla beraber bazı şiirlerinin hayal mahsulü olduğu tahmin edilmektedir. 1707’de İstanbul’da öldüğü ve Yemiş İskelesi’nde bir türbesinin bulunduğu da yine rivayetler arasındadır.
XVII. yüzyılda Gevherî ve Karacaoğlan ‘la birlikte Türk saz şiirinin önde gelen isimleri arasında yer alan Âşık Ömer, geniş halk kitleleri tarafından benimsenme açısından da müstesna bir yere sahiptir. Kendisinden sonra gelen âşıklardan birçoğu ona nazireler yazmış, bestelenmiş şiirleri çeşitli meclislerde çalınıp okunmuştur. Âşıkâne ve sûfıyâne mahiyetteki bazı manzumeleri ise bir tür ilahi gibi uzun zaman tekke ve zaviyelerde terennüm edilmiştir. Asker ocağında bulunması dolayısıyla hem serhat boylarının biraz serbest ve maceralı hayatını yaşayarak dile getirmiş, hem de klasik şiirin mecaz, vezin, kafıye ve edebi sanatlarını, hatta biraz da dilini kullanarak o çevrelerin havasını yansıtmıştır.
Kendisinden önce gelen saz şairlerinden farklı olarak klasik Türk edebiyatından büyük ölçüde etkilenen Âşık Ömer, bilhassa aruz vezniyle yazdığı divan’larda divan şiirinin kalıplaşmış mazmun ve hayal dünyasına büyük ölçüde yer vermiştir. Daha sağlığında üstat kabul edildiği için kendisinden sonraki şairler arasında onun gibi yazmak bir moda haline gelmiş, bu da halk şiirinin kendi içinde tabii bir şekilde gelişmesini engellemiştir. Onun açmış olduğu divan şiirini taklit cereyanı yüzünden saz şiirinin eski saflığı ve dili farkedilir şekilde bozulmuştur. Geriye bırakmış olduğu 2000’den fazla şiirle Türk edebiyatının en çok yazan şairlerinden biri olarak tanınan Âşık Ömer hece vezniyle söylediği şiirlerde daha başarılıdır.
Âşık Ömer divanının en önemli iki yazmasından biri Konya Mevlana Müzesi Müzelik Eserler bölümünde bulunan, Hüseyin Ayvansarayânîn istinsah ettiği nüsha ile (Envanter nr. 99) şimdi Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan (Hacı Mahmud Ef. nr. 5097) İstanbul Yahya Efendi Dergâhı nüshasıdır.
Ayrıca cönklerde de pek çok şiirine rastlanmaktadır. Şiirleri, hayatı hakkında geniş bir incelemeyle birlikte S. Nüzhet Ergun tarafından yeni harflerle de yayımlanmıştır (İstanbul 1936).
Eserlerinden bazıları:
1 Şu karşıdan gelen dilber Gelir amma neden sonra Bir selama kail oldum Verir amma neden sonra
Bahçede açılan güller Dalında öten bülbüller Bizi zemmeyleyen diller Çürür amma neden sonra
Gördüm yarimin yüzünü Öptüm dostumun gözünü Aradım buldum izini Buldum amma neden sonra
Kolumdan uçurdum bazı Yeter ettin bana nazı Aşık Ömer’in niyazı Geçer amma neden sonra 2 Bu gün ben bir güzel gördüm Yeşiller giymiş ağ üzre Aklımı başımdan aldı Durabilmem ayağ üzre
Beni mest eden camıdır Gonca gülün eyyamıdır Her biri bir haramidir Kirpikleri kapağ üzre
Mah cemaline bakılır Ben kulun yanup yakılır Söyledikçe bal dökülür Leblerinden dudağ üzre
Cemali hüsnü alişan Ol Yüsufdan almış nişan Siyah zülüfler perişan Dökülmüş al yanağ üzre
Aşık Ömer geldi ise Hak inayet kıldı ise Ferhad dağı deldi ise Ben koyam dağı dağ üzre 3 Ela gözlerine kurban olduğum Yüzüne bakmağa doyamadım ben İbret için gelmiş derler cihana Noktadır benlerin sayamadım ben
Aşkın ateşidir sinemi yakan Lütfuna irer mi cevrini çeken Kolların boynuma dolanmış iken Seni öpmelere kıyamadım ben
Terk eyledim ağalarım beylerim Bozbulanık seller gibi çağlarım Anın içün ben ah idup ağlarım Ayrılık oduna doyamadım ben
Kaldı deli gönül kaldı hep yasta Mevla’m erdir beni murada kasda Aşık Ömer eydur sevgili dosta Allah’a ısmarladık diyemedim ben
4 ŞAİRNAME’DEN Olmak ister isen gönül züfünün Deruni zikr eyle gani Yezdan’ı Be-emr-i sani’i sun’i Kaf u Nun Yarattı alem-i kevn u mekanı
Geldi dil bülbülü medh-i Iisane Kasdı şuarayı çekmek beyane Gar ne aşıklar var gelmiş cihane Dilde yad edelim hep şairanı
Hafız-ı Şirazi Rumi Fuzuli Anları geçince yeğdir Usuli Okunur dillerde nazm-ı Kabuli Her demde şad ola ruh-ı revanı
Niyazi hakikat kılmada niyaz Yunus her dem eder keşif ile raz Yok Eşrefoğlu’nun sözünde güdaz Nutki irşad eder işiden cam
Şerifi değil mi cümleye üstad Ol değil mi bizi eyleyen irşad Haşimi şi’rine verdi özge tad Birbirin yekreği Kandi, Lisani
Evvel Katibi’den idelim ağaz Kamil’in sözlerin derununa yaz Köroğlu çalardı perdesizce saz Kuloglu’nun belli nam u nişanı
Emirzade evliyaya verdi şan Bağzade nushasız olmazdı revan Ahi ile Gedayi de bir zaman Bursa’da sürdüler dem ü devranı
Bursalı Halil’de sadedir lisan Güzel medh etmede yok ana akran Bir gün cam içerken saki-i devran Oldurup zehr ile sundu Yegani
Bir zaman gurbette sürüldü sefa Ayaklar altından geçti çok cefa Nice şairlerin Dağlı Mustafa Kopardı sözinen tozu dumanı
Öksüz Aşık deyişleri aseldir Karacaoğlan ise eski meseldir Ezgisi çığrulur keyfe keseldir Biz şair saymayız öyle ozanı
Deli Balta hasma gösterir hüner Ararca sözlerle Urfe sefer Sipahi’dir cümIesine ser nefer Mekan tutup kıldl ol Karaman’ı
Belli dedikleri her cane kalmam Bin cevap söylese aynıma almam Kamilin yanında bir nesne bilmem Hele ben böylece ettim iz’am
Der ki Aşık Ömer sade sözleriz İlm-i hakikatte biz can özleriz Postumuzun abdalıyız gözleriz Tekye-i aşk içre yolu erkanı
 
Âşık Ömer hakkında yaptığınız detaylı açıklama için teşekkür ederiz. Âşık Ömer'in doğum tarihi ve yeri konusunda çeşitli rivayetler bulunmasına rağmen en doğruyu, Gezleve köyünde 1651 yılında doğduğu yolundaki söylentinin olduğu belirtilmiş. Medrese eğitimi almadığı ancak kendi kendisini yetiştirerek diğer âşıklardan daha seçkin bir konumda olduğu ifade edilmiş. Şiirlerinde Bağdat'tan Tuna'ya kadar geniş bir coğrafyayı ele aldığı ve bazılarının hayal ürünü olduğu belirtilmiş. Ayrıca orduda bulunduğu, sınır kalelerinde yer aldığı ve hatta bazı savaşlara katıldığı tahmin edilmiş.

Âşık Ömer'in IV. Mehmed döneminde Çehrin Kalesi'nin fethi gibi olaylarla ilgili manzumeler yazdığı ve çeşitli şehirleri dolaştığı vurgulanmış. Divan şairlerini taklit ederek başlangıçta Adlî mahlasını kullandığı, daha sonra Ömer mahlasını benimsediği belirtilmiş. Şiirlerinde geniş bir coğrafyayı ele alan Âşık Ömer'in, hece vezniyle yazdığı şiirlerde daha başarılı olduğu belirtilmiş.

Âşık Ömer'in saz şiirinde önde gelen isimlerden biri olarak geniş halk kitleleri tarafından benimsenme açısından önemli bir yere sahip olduğu vurgulanmış. Sonrasında gelen âşıkların ona nazireler yazdığı, bestelenmiş şiirlerinin çeşitli meclislerde okunduğu belirtilmiş. Ancak Âşık Ömer'in açtığı divan şiirini taklit eden diğer âşıklar nedeniyle saz şiirinin dilinin bozulduğu ifade edilmiş.

Son olarak Âşık Ömer'in şiirlerinin ve eserlerinin cönklerde de yer aldığı, S. Nüzhet Ergun tarafından eserlerinin detaylı bir incelemeyle yayımlandığı belirtilmiş. Şiir örnekleri de verilerek Âşık Ömer'in saz şiiri alanında edebiyatımıza önemli katkılar sağladığı aktarılmış. Teşekkür ederiz.
 
Geri
Üst