AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Andre Gide

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Admin

Yönetici
Site Sorumlusu
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
265.357
Çözümler
5
Tepkime puanı
1
Puan
38
Andre Gide Biyografisi
1947 yılı Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmıştır.
Andre Gide, 22 Kasım 1869 tarihinde Paris, Fransa’da sert, muhafazakar, dine son derece bağlı bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Tam adı André Paul Guillaume Gide’dır. Babası Paul Gide, Hukuk Fakültesinde profesördü ve Katolikti. Annesi ise Fransa’nın tanınmış protestan ailelerinden birinin kızıydı. Küçük Andre, anne ve babasının birbirine zıt dini inanışları arasında bocalamış, her iki tarafın da etkisi altında kalmıştı. Andre Gide, henüz 11 yaşındayken (1880) Paris Üniversitesi’nde hukuk profesörü olan babasını kaybetti. Ailedeki kadınların etkisi ve annesinin katı otoritesi altında büyüdü. 8 yaşında Paris‘te Alsace Okulu’na gönderildi. Sık sık hastalandığı için öğrenimi kesintiye uğradı.
Andre Gide, düzensiz öğrenimine rağmen, 1889 yılında Alsacienne Lisesi’nde bakalorya imtihanını başarıyla verdi. İmtihanlar bittikten sonra bir piyano alıp evine kapandı. Yaşamını yazarak geçirmeye karar verdi. Yazı hayatına 1891’de 21 yaşındayken yayımladığı André Walter’in Günlükleri (Les Cahiers d’André Walter) ve Narsis Üstüne İnceleme ile başladı. Ama ikisi de başarısız bulundu. Frederic Chopin’in sihirli müziği onun yegane ilham kaynağıydı. 1893 yılında «Les Nourritures Terrestres» (Dünya Nimetleri)’ni yayınladı.
1893 yılında Kuzey Afrika gezisine çıktı. Arap dünyasının tümüyle farklı değerleriyle tanıştı. Fransa‘ya döndüğünde oradaki katı Victorya dönemi yaşantısının olumsuzluklarından rahatsız oldu. 1894 yılında tekrar Kuzey Afrika’ya gitti. Burada Oscar Wilde ve Lord Alfred Douglas‘la tanıştı. Onların yüreklendirmesiyle baskı altında tuttuğu eşcinselliğini kabul etti. Annesi hastalanınca Fransa’ya döndü.
Andre Gide, 1896 yılında Normandiya’da bir komüne belediye başkanı oldu.
Andre Gide, 20. yüzyılın başında dini inançlarına kesin bir yön verememişti. Bir yandan atesistlerin fikirlerini benimserken, bir yandan da Hırıstiyanlığa inanıyordu. Yaşama sevgisi sonsuzdu. Hayatı bir tanrı gibi seviyor, ona tapıyordu. Yazarın bu karışık ruh hali 1902 yılında yazdığı «L’Immoraliste»/ Ayrı Yol adındaki eserinde belirli bir şekilde görülür. Gide, bu eserini yayınladıktan sonra bir süre hiçbir şey yazmadı.
1908 yılında bazı seçkin yazarlarla birlikte Nouvelle Revue Française adında bir edebiyat dergisi kurdu. 1916 yılında 16 yaşındaki Marc Allégret ile sevgili oldu. Marc Allegret ile eşcinsel ilişkisi ailesinde huzursuzluk yarattı. Eşi Gide’nin kendisine yazdığı mektupları yok etti.
Onu şöhrete ulaştıran eseri 1909 yılında yazdığı «La Porte Etroıte» (Dar Kapı) adındaki romanıdır.
Andre Gide bundan sonra çeşitli etkiler altında kaldı. 1924 yılında bir takım aykırı duyguları savunan «Corydon» / Sapık Sevgi adındaki eserini yayınladı. Dini çevreler yazarın artık işi adamakıllı azıttığını ileri sürüyorlardı. Andre Gide ya susturulmalı ya da toplumu zehirleyici yayından vazgeçmeliydi. Yazar, bir süre ortadan kaybolup bir kenara çekilmeyi tasarladı. Uzun bir yolculuğa çıktı. 1925‘te Fransız Ekvator Afrikası’na gitti. Burada gördüklerinden de etkilendi. Dönüşünde sömürgeciliği eleştiren yazılar yazdı. Hem yeni bir eser yazmak için kendine malzeme toplayacak, hem de biraz dinlenecekti. 1925 yılında yazdığı «Les Faux Monnayeurs» (Kalpazanlar) adındaki eseri bu yolculuğun mahsulüdür. 1926 yılında otobiyografik eser olan “Si le grain ne meurt”/ Tohum Ölmezse yayımladı. Andre Gide bu defa da marksizme doğru yöneliyordu.
I. Dünya Savaşı yıllarında Kızılhaç ile gönüllü insani kuruluşlarda çalıştı. 1923 yılında ilk feministlerden ünlü Elizabeth van Byyselberghe ile olan yasak ilişkisinden tek çocuğu kızı Catherine doğdu.
1924 yılında Corydon adlı homoseksüelliği savunan bir kitap yayımladı, fakat eser ilk etapta kınandı.
1932 yılında komünizmi kabul ettiğini açıkladıysa da bir Rusya yolculuğu sonunda, ne kadar yanılmış olduğunu anladı. 1936’da büyük umutlarla gittiği Sovyetler Birliği’nden hayal kırıklığı ile döndü. Artık komünizmin baş düşmanıydı.
II. Dünya Savaşı‘nın başlamasından sonra 1942 yılında tekrar Kuzey Afrika’ya gitti. Savaşın sonuna kadar burada yaşadı. 1947 yılında Oxford Üniversitesi‘nden “Edebiyat Doktoru” unvanı aldı. Aynı yıl Kasım ayında da Nobel Edebiyat Ödülü‘nün sahibi oldu. 1947 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazandı.
Andre Gide çağdaş Fransız edebiyatının en ünlü simalarındandır. Kendi hayatından parçalar alarak yazdığı eserlerde çocukluk günleri ile sonraki hayatı arasındaki geniş uçurumlar açık bir şekilde hissedilir. Kendi eserleri yanında Rabindranath Tagore ve William Shakespeare’den yaptığı çeviriler de büyük bir edebi kıymet taşır.
«Symphonie Pastorale» (Kır Senfonisi) adlı eseri filme de alınmıştır.
Andre Gide, 1895 yılında kuzeni Madeleine Rondeaux Gide ile evlendi. Catherine Gide (d.1923- ö.2013) adında yazar olan bir kızı vardı. Eşi Madeleine Rondeaux 1938 yılında öldü.
Andre Gide, 19 Şubat 1951 tarihinde Paris, Fransa’da 82 yaşında ölmüştür.
Yaşamı boyunca toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütünün, bireyin içtenliği ve kendisini tanıması olduğunu savundu. Edebi, siyasal ve toplumsal sorunlara karşı hoşgörülü bir tutum benimsedi. Genel ahlak anlayışının karşısında bireysel özgürlüklerin savunucusu oldu. Ama aynı zamanda 17’inci Yüzyıl Fransız edebiyatının en önemli hümanist ve ahlakçı yazarı olarak tanındı. Düşüncelerindeki bütünlük ve soyluluk, üslubundaki arılık ve uyumla Fransız edebiyatının saygın isimleri arasında yer aldı.
Eserleri : Deneme 1891 – Narkissos Üstüne İnceleme 1893 – Urien’in Yolculuğu 1893 – Aşka Teşebbüs 1894 – Paludes / Bataklıklar 1903 – Vesileler 1911 – Yeni Vesileler 1951 – Ve İş Şimdi Sana Kaldı (ölümünden sonra) – Sanat Baskıdan Doğar
Roman 1919 – Pastoral Senfoni / Kır Senfonisi 1926 – Kalpazanlar 1909 – La Porte Etroıte / Dar Kapı
Otobiyografi 1892 – Andre Walter’in Defterleri 1926 – Si le grain ne meurt / Tohum Ölmezse
Şiir ve Düzyazı Şiir 1891 – Andre Walter’in Şiirleri 1893 – Les Nourritures Terrestres / Dünya Nimetleri (1936’da Toprağın Yarattığı Nimetler) 1899 – Hacı Ya da Sahte Peygamber Üzerine İnceleme 1907 – Savurgan Evladın Dönüşü 1935 – Yeni Nimetler 1946 – Thesee
Tiyatro 1903 – Saul 1899 – Philoktetes 1901 – Kral Kandaules 1912 – Bat-Şeba 1931 – Oidipius 1934 – Persephone 1935 – On Üçüncü Ağaç 1944 – Robert Ya da Genel Çıkar 1946 – Dönüş
Anlatı 1902 – L’Immoraliste / Ayrı Yol 1909 – Dar Kapı
Öykü 1914 – Vatikan Zindanları 1957 – Isabelle 1929 – Kadınlar Mektebi 1929 – Robert 1936 – Genevieve
Diyalog 1924 – Corydon /Sapık Sevgi
Gezi yazısı 1927 – Kongo Yolculuğu 1927 – Dindiki 1928 – Çad Dönüşü
Anı 1939 – Journal 1889-1939 1945 – Journal 1939-1949
İnceleme/Eleştiri 1923 – Dostoyevski 1924 – Rastlantılar 1926 – Kalpazanların Günlüğü 1929 – Montaigne Üstüne Deneme 1931 – Çeşitli 1941 – Henri Michaux’yu Tanımak 1943 – Düşsel Söyleşiler 1943 – Göz Önüne Alarak 1945 – Poussin Öğretimi 1947 – Şiir Sanatı 1948 – Önsözler 1948 – Karşılaşmalar 1948 – Övgüler 1948 – Chopin Üzerine Notlar 1936 – SSCB Dönüşü 1937 – SSCB Dönüşü Üzerine Düzeltmeler
Yergi 1899 – Zincire Gevşek Vurulmuş Prometheos
 
André Gide, 22 Kasım 1869 tarihinde Paris, Fransa'da doğmuştur. Babası Hukuk Fakültesi profesörü olan Katolik Paul Gide, annesi ise tanınmış bir Protestant ailesinden gelmektedir. Henüz 11 yaşındayken babasını kaybeden Gide, annesinin katı otoritesi altında büyümüştür. Edebiyat hayatına 21 yaşında yayımladığı "André Walter’in Günlükleri" ve "Narsis Üstüne İnceleme" ile başlamıştır. Eserleri arasında "Les Nourritures Terrestres" (Dünya Nimetleri), "L'Immoraliste" (Ayrı Yol) ve "Les Faux Monnayeurs" (Kalpazanlar) öne çıkmaktadır.

Andre Gide, dini inançları konusunda belirsizlik yaşamış ve hayatı boyunca bireysel özgürlüklerin savunucusu olmuştur. Kendi hayatından esinlenerek yazdığı eserlerde çocukluk günleri ile yaşamı arasındaki farkları ortaya koymuştur. Fransız edebiyatının önemli isimlerinden olan Gide, Rabindranath Tagore ve William Shakespeare'den yaptığı çevirilerle de tanınmaktadır.

1932 yılında komünizmi kabul ettiğini açıklasa da Sovyetler Birliği'nde yaşadığı hayal kırıklığı sonrası komünizmin baş düşmanı olmuştur. II. Dünya Savaşı yıllarında Kızılhaç ile çalışmış ve savaş sonrasında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. 19 Şubat 1951'de Paris'te hayata veda eden Andre Gide, genel ahlak anlayışı yerine bireysel özgürlükleri savunan düşünceleriyle tanınır.

Eserleri arasında romanlar, otobiyografiler, şiir ve düzyazı şiir, tiyatro oyunları, anlatılar, öyküler, diyaloglar, gezi yazıları, anılar, inceleme ve eleştiriler ile yergi türünde eserler bulunmaktadır. Öne çıkan eserlerinden bazıları "Kır Senfonisi", "Dar Kapı", "Tohum Ölmezse", "Corydon", "Symphonie Pastorale" ve "Vatikan Zindanları"dır.

Andre Gide, hayatı boyunca toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütünün içtenlik ve kişinin kendisini tanıması olduğunu savunmuş ve edebi dünyada önemli bir yere sahip olmuştur.
 
Geri
Üst