Hoş Geldin!

Bize kaydolarak topluluğumuzun diğer üyeleriyle tartışabilir, paylaşabilir ve özel mesaj gönderebilirsiniz.

Şimdi Kaydolun!

Akciğer kanseri - akciğer kanseri hakkında - akciğer kanseri tanısı nasıl konur?

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
AKCİĞER KANSERİ - AKCİĞER KANSERİ HAKKINDA - AKCİĞER KANSERİ TANISI NASIL KONUR?


Akciğer kanseri ortaya çıktıktan sonra, öncelikle akkan bezelerine yayılır, eşzamanlı olarak ya da sonrasında uzak organlara metastaz yapar. Bu yüzden akciğer kanseri ile karşılaştığımızda, göğüs içinde sınırlı kaldığında ya da göğüs dışına çıktığında tuttuğu organlara göre ne türlü belirtiler vereceğini düşünmeliyiz.

Hekim fizik muayenede ya da tanısal testlerde kanseri belirlediğinde, çapı en az 1cm civarındadır. Çünkü bundan küçük boyutlu olduğunda normal bir bulgu mu değil mi karar vermek mümkün değildir. Bir cm boyutunda bir kanser kütlesinde, en az bir milyar kanser hücresi mevcuttur. Kanser kütlesinin 0,5 cm den 1 cm ye çıkması yaklaşık 3-5 ay sürer. Eğer bu noktadan geri gidecek olursak, 3-5 ay öncesinde yarım milyar, ondan 3-5 ay öncesinde de çeyrek milyar kanser hücresinin var olduğunu söyleyebiliriz. Bu şekilde geriye doğru devam edildiğinde, ilk kanser hücresinin 10 yıl önce ortaya çıkmış olduğu sonucuna ulaşırız. Benzer şekilde kanser hücresi ilk oluştuğu yerden ayrılmayı öğrendiği an, göğüs dışındaki bir alana gider ve buraya yerleşerek, aynen akciğerde olduğu gibi kontrolsüz büyümeye başlar. Bu yüzden, ilk geliştiği alan olan akciğerdeki kanserin büyüklüğü, metastaz yaptığı alanlardaki kanser kütlesinden daima büyük olacaktır. Metastaz yaptığı alanlardaki kanseri keşfedebilmemiz ya da görebilmemiz için, yine aynı kural geçerlidir; yani kanserin boyutu 1 cm den büyük olmalıdır. Daha önce de belirttiğim gibi, kanserin bu boyutlara ulaşabilmesi için uzun yıllar gereklidir. Bu yüzden kanserin yaygınlığını (evreleme) araştırmak için geçen bir iki haftalık süre hastalığın seyrini değiştirmez. Hastalık tanısı konduktan hemen sonra bile metastazı keşfetmiş olmamız, onun uzun zamandır orada bulunduğu ama yeni görünebilir hale geldiği gerçeğini değiştirmez.

Fizik İnceleme

Muayene ve tanısal incelemeler ile kanserin göğüs içinde sınırlı mı kaldığı yoksa yayıldığı mı konusunda fikir edinilir. Hekiminiz, akciğerlerinizi stetoskop ile dinleyerek, zatürree veya akciğerin sönmüş olduğu gibi durumları belirleyebilir. Yine akciğer zarında ya da kalp zarında sıvı toplanıp toplanmadığı anlaşılabilir. Hekiminiz ayrıca, boyundaki toplardamarların genişleyip genişlemediğini, köprücük kemiğinin hemen üzerinde beze (supraklavikular lenf bezi) olup olmadığını da kontrol edecektir. Eğer burada tutulum varsa bu hastalığın normal geliştiği yerin dışına taştığı anlamına gelecektir. Hekiminiz, bundan sonra kanserin daha da uzaklara sıçrayıp sıçramadığını araştıracaktır. Beyine gelip gelmediğini kontrol etmek için belki de bir cihazla (oftalmoskop) göz dibinize bakacaktır. Eğer karaciğerinize ulaştı ise, karın muayenesinde sağ üst kısımda karaciğerin büyüdüğünü tespit edecektir.

Tanısal İncelemeler

Hastanın öyküsü, fizik muayene ve akciğer radyografilerinin tamamı, bundan sonra hangi incelemelerin yapılması gerektiği konusunda, hekiminize yardımcı olacaktır. Eğer hekim hastalığın sadece göğüs içerisinde sınırlı kaldığına inanıyorsa, hastanın ameliyat şansını araştıracaktır. Aksine hastalığın yaygın olduğunu düşünüyorsa, buna yönelik testlerle hızla cerrahi dışı bir tedavinin uygulanmasını sağlayacaktır. Bunlarla birlikte akciğer kanserinin yol açabileceği zatürree ya da omurilik basısı gibi sorunları zamanında tespit ederek, size zarar vermeden önlemlerini alacaktır.

Düz akciğer radyografileri: öncelikle istenen radyografilerdir. Burada tümör izlenebilir, eğer boyutları küçük ise bazen kalp ya da kaburga görüntülerinin arkasına gizlenebilir.

Bilgisayarlı toraks tomografisi (BT-CT):
Akciğer radyografilerinden sonra sizden bilgisayarlı toraks (göğüs) tomografisi istenir. Bu tetkik ile tümörün çevre yapılarla ilişkisi ve akkan bezelerini tutup tutmadığı incelenir. Bu inceleme esnasında karaciğer ve böbreküstü bezlerinin tutulup tutulmadığı da gözlenir. Çok daha küçük urlar görüntülenebilir ve göğüs boşluğundaki tümör yayılımı hakkında bilgi verir. Damardan özel bir boya verilerek damarsal yapılar görüntülenebilir. Bu uygulama sırasında sıcak basması, soluk alıp vermede sıkıntı, baş dönmesi gibi belirtiler çıkabilir, mutlaka damardan boyayı veren kişiye bu belirtiler söylenmelidir.

Manyetik rezonans (MR):
Bazı özel durumlarda tümörün tutulumu konusunda şüpheye düşüldüğünde istenen bir yöntemdir. Damardan özel bir ilaç kullanılabilir.
Pozitron emisyon tomografisi (PET):
Tümörün vücuttaki yayılımını göstermek için istenebilir. Bu incelemede hastaya önceden şekerli özel bir ilaç damar yolundan verilir. Tümör hücreleri enerji için şeker kullanırlar ve bu şekerli ilacı tutarlar. Bu durumda tümör radyografik olarak görünür hale gelir. Bazen iyi hücreli ve kötü hücreli tümörlerin ayrımında da kullanılabilir. Bronkoskopi: Burun ya da ağızdan serçe parmak kalınlığında lastik özelliğinde bir borunun hava yolları boyunca ilerletilmesi şeklinde uygulanan bir yöntemdir.

Biyopsi:
Kanser tanısının teyit edilmesi için mutlaka yapılması gereken bir işlemdir. Kanserli yerden değişik yöntemlerle örnek alınır. Bu örnekler bir patolog tarafından boyandıktan sonra mikroskop altında incelenir ve anormal hücrelerin tanınmasıyla kanser tanısı konulur.

Balgam sitolojisi:
Hastanın sabah balgamı toplanarak, boyandıktan sonra içerdiği hücreler mikroskop altında incelenir. Genellikle 3 gün üst üste balgam toplanır.

Torasentez (plevra ponksiyonu):
Akciğer ile akciğer dış zarı arasında sıvı toplanabilir. Bu durumda kaburga aralıklarından bir iğne ile girilip burası uyuşturulduktan sonra, sıvı çekilerek kanser hücresi açısından inceleme istenebilir.

Torakoskopi:
Genel anestezi altında, akciğer ile göğüs duvarının iç yüzü arasında kalan alanın hekim tarafından incelenmesi ve örnek alınması şeklinde bir yöntemdir.
Mediastinoskopi:
Kalp ile akciğerler arasında kalan boşluğun, genel anestezi verilerek özel bir cihazla incelenmesi yöntemidir. Göğüs cerrahları tarafından uygulanır, buralarda tümör tarafından tutulmuş olan bezelerden örnek alınmasını sağlar.

Tüm bu adı geçen uygulamalardan sonra, hastalığın cerrahiyle mi yoksa cerrahi dışı diğer tedavi yöntemleriyle mi tedavi edilmesi gerektiğine karar verilir. Bazen tümör cerrahiye uygun olsa da hastanın kalp sorunları ya da solunum yetmezliği gelişebileceği gerekçeleriyle cerrahiden vazgeçilebilir.



KAYNAK:
Prof. Dr. Uğur Gönüllü
ugurgonullu.com
 
Geri
Üst