Hoş Geldin!

Bize kaydolarak topluluğumuzun diğer üyeleriyle tartışabilir, paylaşabilir ve özel mesaj gönderebilirsiniz.

Şimdi Kaydolun!

Akabe Meselesi Nedir Akabe Meselesi Hakkında Bilgi

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Akabe Meselesi (Olayı) Hakkında Bilgi

Hicaz demiryolunun güneye doğru iler­lemesi ile Süveyş Kanalı’nın tehdit altına gireceğinden kuşkulanan ingilizlerin, ka­nalın güvenliğini sağlamak için Türkler’i buradan uzak tutmak amacıyla, Mısır ve Osmanlı toprakları arasında kesin bir sı­nır çizmek isteğinde direnmeleri yüzünden çıkmış bir siyasî olay.
1841 fermanı gereğince Mısır toprakları, Akdeniz kıyısında el-Ariş ile Süveyş arasın­da çekilecek bir çizginin batısında kalmak­la beraber, sonradan Hidiv’in ricası üze­rine Bâbıâli, Mısır ulaşımının güvenliği için Tur-i Sina Yarımadası’nın bazı yerlerinde Mısır jandarması bulunmasına izin vermiş­ti. Osman Paşa’nın Hicaz Valiliği zamanın­da, içlerinde Akabe Kalesi de bulunan böl­geden Mısır jandarması çıkarılarak yeri­ne Osmanlı askeri yerleştirilmişti, ingiliz­ler bu olayı hoş görmemişler ve Hidiv Abbas Hilmi Paşa’nın tahta geçmesi ile İs­tanbul’dan gönderilen fermanda, sözü ge­çen yerlerin, Mısır topraklarından sayılma­masına itiraz ederek fermanın okunmasını geciktirmişlerdir.
Bunun üzerine sadrazam Cevad Paşa, 8 Nisan 1892 tarihinde hıdi­ve bir telgraf çekerek Mısır topraklarının 1841 fermanına bağlı haritada gösterilmiş olduğunu, bu defa Hicaz iline verilen Aka­be ile başka yerlerin Mısır’a ait olmadığı­nı, bununla beraber Tur-i Sina yarımadası’nda statüko muhafaza edilerek burala­rın eskisi gibi Mısır tarafından emanet ola­rak yönetilmesinin uygun görüldüğünü be­lirtmiştir. Bu telgrafa rağmen, Kahire’de- ki ingiliz başkonsolosu hidive bir önerge vererek Tur-i Sina Yarımadası’nın batısına çekilecek bir çizgi olarak göstermiş ve bu­nun Bâbıâli ile yapılacak resmî bir anlaş­mada Kesin olarak belirlenmesi gereği üzerinde durmuştur. Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra sunî olarak yaratılan ‘ve tabiî sınırlara aykırı düşen geniş bir Tur- i Sina yarımadası anlamı üzerinde İngiliz­’ler direnmişlerdir. Hicaz demiryolu Man’a geldiği zaman bu işi kesin bir sonuca bağ­layarak Türkler’in Süveyş’e yaklaşmaları­nı önlemek amacıyla harekete geçen in­giliz hükümeti, 1906 yılı başlarında Akabe
Körfezi kıyılarında Tabe ve daha başka yerlerin işgali için Mısır askeri göndermiş, fa­kat Akabe komutanı Rüştü Paşa, Mışır as­kerinin Firavun Adası’ ndan Tabe’ye çıkma­sına engel olmuştur. Bunun üzerine şubat ortalarında Tabe’ye gönderilen bir ingiliz savaş gemisi de Rüştü Paşa’nın azimli davranışı karşısında hiçbir iş görememiş­tir. ingiliz hükümeti, bu yerlerde Osmanlı askerinin bulunuşunu protesto etmiş ve eğer sınır hattı hakkında herhangi bir şüp­he varsa, karma bir komisyon tarafından sınırın tesbit edilmesi fikrini ileri sürmüş­tür.
Birçok şikâyetler üzerine Bâbıâli me­selenin incelenmesi için iki subayı Mısır’a göndermiş, fakat bunlar Tabe’nin Akabe tahkimli mevkii çerçevesi içinde bir yer ol­duğuna kanaat getirerek, burada Osmanlı askerinin bulunmasını tabiî gördüklerin­den, görüşmelere girişmeksizin geri dön­müşlerdir. Bundan sonra aynı meselenin görüşülmesine memur ediîen Mısır komi­seri Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Hidiv’le yaptığı bir görüşmede Tur-i Sina Yarıma­dası’nın sınırı olarak Refah’tan Süveyş’e ve Süveyş’ten Akabe’ye bir hat çizilmesi­ni öne sürmüş, fakat Hidiv bu hattın Re­fah’tan başlayarak kuzeydoğuya doğru Akabe halicinin üç mil batısında denize ulaşması isteğinde direnmiştir.
Osmanlı hükümeti de, Akabe Körfezi ile Tur-i Sina Yarımadası’nın 1841 fermanı gereğince Mısır toprakları dışında kaldığını, 8 Nisan 1892 tarihli Cevad Paşa telgrafında ise yal­nız Tur-i Sina Yarımadası’nın batı kısmının sözü edildiğini, telgrafın yorumlanması işi­nin ancak Bâbıâli’ye ait bir mesele oldu­ğunu bildirmiştir. Bunun üzerinedir ki git­tikçe sabırsızlanan ingiltere hükümeti, en sonunda Bâbıâli’ye bir ültimatom gönde­rerek (3 Mayıs 1906) 10 gün içinde Tabe1 deki Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilme­sini ve sınır hattının ortak bir komisyonca tesbitini istemiştirAynı zamanda birçok sa­vaş gemilerini Malta’dan Pire’ye gönder­miştir. istanbul’da Fransız ve Rus elçileri tarafından desteklenen bu ingiliz notası­na Bâbıâli, Tur-i Sina üzerinde statükonun bozulmasını hiçbir zaman istemediğini, sadece haklarının korunmasını dilemiş oldu­ğunu, anlaşmazlık konusu olan yerleri iş­gal etmeyeceği hakkında. Mısır hüküme­tinin resmî olarak teminat vermesi üzeri­ne kendisinin de Tabe’yi boşaltmaya ka­rar vererek Mısır memurlarının Osmanlı kurmay subaylarıyla temasa geçmesi ve statükonun korunmasına yarayacak ara çizgisinin belirtilmesi için Hidiv’e yazıldı­ğını bildirmiştir.
Böylece Osmanlı ve Mısır memurları arasında Tur-i Sina Yarıdaması ile Hicaz ili ve Kudüs Sancağı arasında bir yönetim ara çizgisinin belirtilmesi hakkında 1 Ekim 1906 günü Refah’ta bir anlaşma imzalan­mıştır. 8 maddeden ibaret olan bu anlaş­maya göre idarî ayırma çizgisi Tabe’nin ku­zeyinde Tabe burnundan başlayarak ku­zeybatı yönüne doğru uzanmakta ve Ak­deniz kıyısında Refah’ta sona ermektedir.
 
Geri
Üst