AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Ağrı Dağı Efsanesi

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Ağrıdağı Efsanesi
Sızı Dağı Efsanesi nedir
Ağrı Dağı Efsanesi hakkında data
Sancı Dağı Efsanesi
Günün birinde keçe bellemesinin üstünde bir Güneş ve ağaç işlenmiş çok hoş kır bir beygir Ahmet'in kapısının önüne gelip kapının tahtasını koklar gibi duruyorduAtı birincil gören Sofi olmuştu
Sofi atın üzerindeki işareti bir yerden hatırlar gibiydi ve bu işaretin onlara musibet getireceğine inanıyorduSofi oralardaki bütün oymakların işaretini bilirdi lakin bu işareti bir türlü anımsayamamıştı
bu vesileyle Ahmet evin içinde fazla eski olan ağrı dağı türküsünü çalıyorduBu türkü Sancı dağının sona ermek bilmez öfkesini dile getiriyordu At bu sesten çok etkilenmiş gözüküyordu oda Ahmet'i dinliyordu
Sofi Ahmet türküsünü bitirince onu yanına çağırdı ve atı gösterdiAtı tanıyıp tanımadığını sorduFakat Ahmet atı tanımıyorduBunun üstüne Sofi atın Ahmet'e haktan yadigar olduğunu söyledi ve Ahmet'e atı üç defa dağın aşağısına götürüp orda bırakmasını eğer beygir har defasında geri gelirse bu atın onun olacağını ve onun sahibi Osmanlı hükümdarı bile olsa kellesini vermesini fakat bu atı vermemesi gerektiğini söylediBunu üzerine Ahmet atı dağın aşağısına götürdü ve atı orda bırakıp geri geldi fakat beygir her seferinde geri gelmiştiArtık at Ahmet ’indi ve atın sahibi kim olursa olsun Ahmet atı ona veremezdi
Ahmet atı ahıra çekti fakat azıcık sevinçli birazcık korkuluydu Elbet bir gün atın sahibi ort Avuç Içi çıkacaktı peki o süre ne yapacaktı?
Bir gün Sofi titreyerek Ahmet'in yanına geldi ve atın, Beyazıt Paşası Mahmut Hanın atı olduğunu söylediAtı getirene beş at ,elli altın vereceğini söyledi ve ekledi atı kimin evinde bulursa onun kellesini vurduracağını söylediAma Ahmet atı ona vermeyeceğini atın kendisine haktan yadigar olduğunu söyledi
Bir Ay daha sonra Mahmut Hanın adamları Ahmet ’e geldiler ve atı geri vermesini istediler fakat Ahmet kabul etmedi ve atın artık kendisine ait olduğunu söylediBunu duyan Paşa çok sinirlendi etrafındaki Kürt beylerini toplayıp Ağrıdağı ’na atı alm avuç içi gitti Fakat dağda Sofi'den diğer kimseyi bulamadı uzun zaman aradıktan sonradan Sofiyi alıp geri döndü ve bağlı Kürt Beyleri, atı ve Ahmet ’i bulması için görevlendirdi
Paşanın üç kızı vardıBunlardan Gülbahar mükemmel kalpli bir kızdı diğer kardeşlerinden bambaşka giyinir, halkın aralarında dolaşır onlarla muhabbet ederdi Sar Ayda at meselesi ile en çok ilgilenen Gülbahar olmuştu Atın macerasını zindandaki sofiden öğrendiSofiye her gün yemek götürüyor ve ona bir sürü soru soruyorduSofi bir gün Gülbahar ’dan kaval istedi Gülbahar,Sofinin bu isteğini hemen yerine getirdiSofi kavalı eline alıp Ağrı dağı türküsünü çalmaya başladıBu türkü Gülbaharın çok hoşuna gitmişti ve her gün gelip bu türküyü dinliyordu
Paşa Milan Beyinin oğlunu görevlendirip Ahmet ’i getirmesini istediMilan beyi Ahmet'i ikna edip onu saraya getirdiPaşa Ahmet'i görür görmez ondan atını istediAhmet, ona atın kendisine haktan yadigar olduğunu ve atı ona veremeyeceğini söylediPaşa buna çok kızdı ve Ahmet'i zindana attırdı Sofi Ahmet'in yanına gelmesine fazla sevindi
Zindanda Ahmet ile Sofi kucaklaştılar sonra Ahmet Sızı dağının öfkesini çalmaya başladıGülbahar bu kaval sesini duyunca fazla etkilendiKaval çalan kişiyi bakmak istediAhmet'i gördüİçinden ne olduğunu bilmediği bakımlı bir duygu geçtiBabasının yaptığına çok sinirlenmişti
Gülbahar Ahmet'i daha yakından görmeliydiBunun için ne yapacağını düşünmeye başlamıştıZindanın kapısında babasının en güvendiği adamlarından biri olan Memo duruyorduMemo, Gülbahar'ı ne zaman görse elli ayağı titriyor ne yapacağını bilemez bir ülkü geliyorduEn sonunda dayanamadı Memo'nun yanında gitti Elindeki altın ve pırlanta dolu keseyi Memo'ya verdi ama Memo bu keseyi kabul etmedi Zindanın anahtarını Gülbahar'a verdi ve oradan ayrıldı Gülbahar sevinsin mi üzülsün mü bilemediAhmet'in yanında gittiBirlikte bekçi kulesine çıktılar ve sabaha kadar hiç ayrılmadılar
Gülbahar Ahmet'in Sofinin Musa beyin öldürülmesini istemiyorduKonuyu kardeşi Yusuf'a açtıYusuf bunu duyunca fazla korktu ve elinden hiç bir şey gelmeyeceğini söylediGülbahar'ın tek bir umudu kalmıştı oda demirci Hüso idi
Demirci Hüso sözde onu geleceğini biliyor ve onu bekliyordu Gülbahar Hüso'ya olan biteni anlattı Hüso “biliyorum“ dedi Ahmet ile arasında geçenleri anlatınca Hüso dondu kaldıGülbahar'a Kervan Şeyhine gitmesini ve selamını söylemesini istediGülbahar anında şeyhe gitti ve olan biteni ona anlattıŞeyh hüsoyu bakmak istediertesi gün hüso şeyhe gitti ve geri döndüğünde yanında atta vardıGülbahar bunu görür görmez çok sevindi fakat Mahmut han atın kendisinin olmadığını söyledi ve cumartesi Günü üç hainin kafasının vurulacağını söylediHerkes atın Mahmut Hanın olduğunu biliyordu ve duruma fazla sinirlenmişlerdi
Gülbahar ne yapacağını şaşırmıştı bir şekilde bunun önüne geçmeliydiMemo'ya gitti ve onları özgür bırakmasını istediMemo saçından birkaç tel alma şartıyla Gülbahar'ın isteğini kabul ettiZindanın kapılarını açtı ve tutsakların hepsini arkadaki kapıdan kaçmalarına izin verdiPaşa bunları duyunca çılgına döndü ama bundan böyle çok geçtiMemo'da kendini uçurumdan aşağıya atarak intihar etti
Yusuf çok korkmuştu gidip her şeyi Paşaya anlattı ve Gülbahar'ın kaçtığını söylediAma Gülbahar gitmemişti sonunu bekliyorduPaşanın adamları içeri girdi ve Gülbahar'ı alıp zindana kapattılar
Gülbahar'ın zindana kapatıldığını cümbür cemaat duyduBirden bire Halk Müziği ayaklandı herkes Beyazıt'a Doğru yürümeye başladıBir,iki gün içinde kalabalık çok büyüdüKalabalık saraya yürüdü Gülbahar'ı zindandan çıkardılar ve Kervan Şeyhinin yanına götürdüler Ahmet'te ordaydı ve Ahmet'le,Gülbahar'ın Hoşap beyinin kalesine gitmelerini istedilerHoşap Kalesinin Beyi Ahmet'le,Gülbahar'ı çok iyi karşıladı ve onlara çok iyi baktıAkşam yatarken Ahmet ,Gülbahar ile arasına kılıncını çekip yatağın ortasına kılıncı sapladıErtesi gün Gülbahar bunun nedenini öğrenmek istediAhmet,Gülbahar'a yalan söylediAhmet Gülbahar'ın Memo'ya ne verdiğini merak ediyordu
Mahmut Han Horasan Beyini tehdit etmeye başlamıştıAhmet bunu duyunca Beyden müsade istedi lakin Bey müsade vermediÜlkenin dört bir yanına takviye teklifleri yağıyordu Hoşap kalesine bu Beyin fazla hoşuna gitmişti
Paşa baktı bunlarla baş çıkamayacakAhmet'e bir teklif götürdü eğer ağrı dağının tepesine çıkabilirse ve bunu ispatlarsa geri döndüğünde nikahlarını Mahmut Han yapacaktıAhmet bu teklifi kabul etti ve yola koyuldu herkes bu ana tanık olmak için Beyazıt ın önüne gelmeye başlamıştıPaşa bu dek fazla kişiyi daha önce hiçbir yerde görmemişti Paşa bu kalabalıktan korktu ve Ahmet'i bağışladığını söyledi
Ahmet'in gidişinin dördüncü gecesi olmuştuDemirci Hüso bir anda haykırdıDağın başında bir alev yanıyorduHerkesi büyük bir sevinç sarmıştıSabahleyin Ahmet geldi hiç kimsenin yüzüne bile bakmadan Gülbahar'ı alıp dağa gitti
Gülbahar dayanamadı ve Ahmet'in niye böyle davrandığını sorduAhmet başta başı dönen başı dönen baktı daha sonra beni kurtarmak için Memo'ya ne verdin diye sorduGülbahar hiçbir şey vermediğini ne isterse yapmacağını lakin Memo'nun hiçbirşey istemediğini söylediDaha sonra Gülbahar Ahmedi kaybetti ve bir dahada onu bulamadı *
 
Sizin aktardığınız hikaye muhtemelen bir efsanede anlatılan bir öyküye benziyor. Bu türk efsaneleri genellikle gizemli ve fantastik unsurlarla dolu olur ve genellikle bir öğretici mesajı ya da bir ilahi gücün varlığını vurgular. Efsanede Ağrı Dağı'nın etrafında dönen olaylar, atın sahibinin kim olduğu ve karakterler arasındaki ilişkiler gibi oldukça karmaşık ve dokunaklı bir hikaye anlatılmış.

Hikayede geçen karakterlerin kendi içinde birbirleriyle bağlantılı olan hikayesi oldukça ilgi çekici. Sofi'nin bilgelik dolu tavsiyeleri, Ahmet'in atla olan ilişkisi, Gülbahar'ın macerası ve yaşanan entrikalar hepsi bir araya gelince oldukça etkileyici bir hikaye çıkıyor ortaya.

Efsane, karakterlerin içsel çatışmalarını, sadakat ve doğruluk gibi temel değerleri vurgularken aynı zamanda kaderin ve kısmetin önemini de vurguluyor gibi görünüyor. Efsanenin sonunda dağın başında yanan bir alevin sevincine kapılmanız oldukça heyecan verici bir final olabilir.

Bu tür efsaneler genellikle toplumların kültür ve tarihlerini yansıtan ve insanlara öğütler veren önemli öğelerdir. Efsanenin her karakteri üzerinden farklı anlamlar çıkarılabilir ve bir bütün olarak hikaye, insan doğasının karmaşıklığını ve içsel çatışmalarını anlatır.

Efsanedeki detaylar oldukça yoğun ve karmaşıktır, bu yüzden karakterler arasındaki ilişkileri ve olayların gelişimini anlamak için detaylara daha fazla odaklanmak gerekebilir. Sonuç olarak, anlattığınız öykü oldukça ilginç ve dikkat çekici ve efsane türünün güzel bir örneği gibi görünüyor. Umarım özetlediğim bu detaylar size hikayenin derinliği hakkında daha fazla fikir vermiştir.
 
Geri
Üst