SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
ABDULLAH BİN REVAHA (ResUlullahın şairi)
Hicretin yedinci senesi idi Sevgili Peygamberimiz ve Eshabı hep birlikte, Medineden hareket ettiler Niyetleri; Mekkeye varıp mubarekKabeye yuzlerini surmekti Cunku gecen sene muşrikler, buna engel olmuşlardı Fakat bu yıl icin anlaşmaları vardı
Boylece ResUlullah efendimiz ve arkadaşları, umre ibadetlerini de ifa etmiş, yerine getirmiş olacaklardı
Mekkeye yaklaşırken ResUlullah efendimiz Kusva adlı devesinin uzerinde ve devenin yuları da Abdullah bin Revahanın elinde bulunuyordu Abdullah bin Revaha, hem şiirler soyluyor, hem ilerliyordu:
Bu şiirleri işiten Hz Omer, hiddetlendi ve:
Ey Abdullah! Beytulahın onunde ve Peygamber efendimizin huzurlarında, nasıl boyle şiir soyliyebilirsin, diye cıkıştı
Fakat sevgili Peygamberimiz:
Bırak Ya Omer! Allaha yemin ederim ki, Abdullahın sozleri; duşmana, ok saplamasından fazla tesir eder Ey Revahanın oğlu devam et! buyurdular
Peygamber efendimiz biraz sonra Hz Abdullah bin Revahaya;
Allahu tealadan başka ilah yoktur! Bir olan Odur! Vadini gercekleştiren Odur! Bu kuluna yardım eden Odur! Askerlerini guclendiren Odur! Toplanmış olan kabileleri, bozguna uğratan da yalnız Odur, de! buyurdu Ve hayır duada bulundu
Abdullah bin Revaha da soylemeye devam etti Diğer Eshabı kiram da onun soylediklerini tekrar ediyordu
Hakikaten o zamanlar, şairlerin onemi cok fazlaydı Cunku radyo, gazete, tv gibi propaganda aracları mevcut değildi Bu yuzden herkes kendi fikirlerini, şiirle beğendirmeye calışıyordu Veya aksine beğenmediklerini de, ancak o yolla tenkid edebiliyordu Şairler bu yuzden cok onemliydiler
Din duşmanları da aynı yolu, acımasızca kullanıyorlardı Puta tapan ve kafir şairler; alcakca İslamiyete saldırıyorlardı Dinimiz ve Peygamber efendimizle, utanmadan alay ediyorlardı
İşte bu hain propagandaya karşı, islamın ilk buyuk şairleri uc kişiydiler: Hassan bin Sabit, Kab bin Zuheyr ve Abdullah bin Revaha hazretleri
Bunların yazdığı Beyit ve Kıtalar, hemen ezberlenirdi Her yerde tekrarlanan bu şiirler, kafir kalblerine ok gibi saplanıyordu
Ama gunun birinde, şairler icin ayeti kerime indi Cenabı Hak, Kelamında mealen buyurdu ki:
Onlara, şairlere ancak, sapıklar uyarlar
Bu şiddetli hitap karşısında, Hz Abdullah ve arkadaşları ağlamaya başladılar Bunu goren Peygaber efendimiz, ayetin devamını okudular:
Ancak iman edip, iyi işler yapanlar ve Allahı cok ananlar mustesna, Onlar oteki şairler gibi değildirler
Hz Abdullah ve arkadaşları da, başka turlu değillerdi ki Ancak dinimizi ovuyor, din duşmanlarını yeriyorlardı Ayeti kerimenin devamı gelince, uzuntuleri sevince donuştu
Mubarek bir cuma gunu sevgili Peygamberimiz, mescidde hutbeye cıktılar
Hz Abdullah da telaşla, cumaya yetişmeye calışıyordu Henuz epeyce ilerde, Beni Ganmde bulunuyordu Tam o sırada, Peygamber efendimizin:
Oturun! buyurduklarını işitti
Derhal bulunduğu yere oturdu İki Cihan Guneşinin hutbeleri bitinceye kadar da, yerinden kalkmadı Bu hali goren Muslumanlar, durumu Peygamber efendimize arz ettiler:
Ya ResUlallah! Revaha oğlunun, nerede oturduğunu goruyor musunuz?
Sevgili Peygamberimiz o tarafa doğru baktılar
Cunku sizin oturunemrinizi, orada duydu ve hemen oturdu! dediler
Peygamber efendimiz bu hareketten cok hoşlanıp, Hz Abdullaha:
Cenabı Hak senin, yuce Allaha ve ResUlune olan itaatte hırsını arttırsın, diye dua buyurdu
Hz Abdullahın şairliği kadar, cengaverliği de (savaşcılığı) meşhurdu Peygamber efendimizle birlikte, butun savaşlara katıldı Hepsinde buyuk kahramanlık gosterdi
İşte bunlardan biri de Hicretin 8 yılındaki MUte gazasıdır Sefere cıkılmasının sebebi, bir İslam elcisinin oldurulmesidir
ResUlullah efendimiz, Bizans imparatoruna bağlı Busra emirine de bir mektup yollandı Fakat kustah emir, aldığı islama davet mektubunu yırttı Ustelik islam elcisini de, haince şehid etti İşte bu alcaklığa uzulen Allahu tealanın ResUlu, o zalimler uzerine kuvvet gondermeye karar verdi
Hepsi de gonullu olan 3000 kişilik mucahidler ordusu kısa zamanda hazırlandı
İki cihan sultanı Peygamber efendimiz, oğle namazını kıldırdıktan sonra, bu mubarek orduyu bizzat uğurlamaya cıktılar Sancağı şeriflerini, Hz Zeyde teslim ettiler Sonra da buyurdular ki:
Cihad icin hazırlanan bu ordunun başına Zeyd bin Hariseyi kumandan tayin ettim Şayet Zeyd şehid olursa, sancağı Cafer alsın O da şehid duşerse, Abdullah bin Revaha alsın O da şehid olursa sizler, istediğiniz birini Kumandan secersiniz
Herkes birbiriyle kucaklaşıyor, helallaşıyordu Bu sırada arkadaşları, Hz Abdullahın ağladığını farkettiler:
Nicin ağlıyorsun, ey Revahanın Oğlu, diye sordular Cevap verdi:
Vallahi, dunyayı sevdiğim icin ağlamıyorum Sizlerden ayrılacağım icin de değil
Peki, nicin ağlıyorsun?
Peygamber efendimizden duyduğum, Allahın kelamını hatırladım: İcinizden hicbiriniz haric olmamak uzere hepiniz, Cehenneme varacaksınızdeniyordu İşte oraya cehenneme vardığım zaman, halim ne olacak diye ağlıyorum, dedi Aradaşları, Onu teselli ettiler
Zeyd bin Harise kumandasındaki ordu hareket ettiğinde Abdullah bin Revaha Peygamber efendimizin huzUruna gelerek:
Ya ResUlallah! Bana ezberliyeceğim ve aklımdan hic cıkarmıyacağım bir tavsiye de bulunur musunuz, dedi ResUlullah efendimiz buyurdular ki:
Sen, yarın Allaha pek az secde edilen bir ulkeye varacaksın Orada secdeleri coğalt!
Ya ResUlallah! Bana nasihatinizi artırır mısınız?
Allahu tealayı zikret, cunku, Allahu tealayı zikir, umduğuna kavuşmanda sana yardımcı olur
Ordu, Medine dışındaki hurmalıklara gelince, sevgili Peygamberimiz son emirlerini verdiler:
Cocukları, kadınları, amaları sakın oldurmeyin Evleri yıkıp, ağacları yakıp harap etmeyin
Zeyd bin Erkam der ki:
Ben Abdullah bin Revahanın terbiyesi altında yetişmiş bir yetimdim MUte seferine cıktığımızda beni de terkesine bindirmişti Geceleyin biraz gidince dudaklarından şehidliği ozlediğini ve buna kavuşmak icin yandığını ifade eden şiirler soyluyordu Bu beyitleri işitince ağladım Bunu fark eden Abdullah bin Revaha, bana dedi ki:
Sana ne oluyor! Şehid olmamın sana ne zararı var? Hak teala bana şehidliği nasib ederse, sen de hayvanıma biner, geri doner, yerine ulaşırsın Ben ise dunyanın dert, tasa, uzuntu ve hadiselerinden kurtularak ozlediğim şehidlik makamına kavuşurum
Abdullah bin Revaha, gece inip iki rekat namaz kılıp, uzunca bir dua yaptı Sonra Zeyde donup dedi ki:
Ey cocuk! İnşallah bu sefer şehidlik nasib olacaktır
İslam ordusu, Şam topraklarında bulunan, Maan şehrine kadar hic durmadı Ancak orada, Bizans imparatorunun kendilerine karşı, 100000 kişilik buyuk bir ordu yolladığını haber aldılar Derhal istişare toplantısı yapıldı Bazıları, şu fikri ileri surduler:
Peygamber efendimize yazalım Duşman sayısının cok fazla olduğunu arz edelim Ya bize, yardımcı kuvvet gonderirler veya ne yapacağımızı emrederler Biz de, o şekilde hareket ederiz
Başka fikirler de one surulurken, Hz Abdullah ayağa kalktı:
Ey Mucahidler! Bu sefere nicin cıktığımızı, hatırlamıyor gibisiniz! Cunku hepiniz biliyorsunuz ki, ya kahramanca savaşıp zafer kazanacağız veya Allah rızası icin olup, şehid olacağız Bu mertebelerin ikisi de, her Musluman icin, en buyuk şereftir
Muslumanlar heyecanla dinliyorlardı O devamla:
Kardeşlerim Unutmayın ki biz duşmana karşı, sayı ve silah cokluğuyla savaşmıyoruz Cenabı Hakkın lutfettiği, İslam dini ve iman gucumuzle, er meydanına atıldık Hepimiz yuce Allahtan, iki şey diliyoruz: Ya gazilik, ya şehidlik, diyerek sozlerini tamamladı Oradakiler:
Vallahi, Revahanın Oğludoğru soyluyor, dediler Sonra da hep birlikte, ilerlemeye başladılar
Hz Cafer, MUte savaşında carpışırken şoyle diyordu:
Cennette yaşamak ne guzeldir! Onun şerbetleri tatlı ve soğuktur Rumlara gelince, Rumların akıbetleri yakındır, kafir ve cehennemliktirler Bana duşen onlardan karşılaştığıma kılıc vurmaktır
Hz Cafer boyle soyliyerek kılıc sallıyordu ama, kefere surusu, tukenecek gibi değildi Yuzlercesi birden, Hz Cafere cullandılar Once, sağ kolunu kılıcladılar Sancağı, obur eline aldı Sol kolunu da ucurdular Mubarek sancağı şerifi, mubarek vucUduna sardı O haliyle savaşa devam etti
Bu inanılmaz kahramanlığa, Bizans şovalyeleri hayret ediyorlardı Bir turlu yere yıkamadıkları o buyuk mucahide, yuzlerce ok ve mızrak sapladılar
Hicretin yedinci senesi idi Sevgili Peygamberimiz ve Eshabı hep birlikte, Medineden hareket ettiler Niyetleri; Mekkeye varıp mubarekKabeye yuzlerini surmekti Cunku gecen sene muşrikler, buna engel olmuşlardı Fakat bu yıl icin anlaşmaları vardı
Boylece ResUlullah efendimiz ve arkadaşları, umre ibadetlerini de ifa etmiş, yerine getirmiş olacaklardı
Mekkeye yaklaşırken ResUlullah efendimiz Kusva adlı devesinin uzerinde ve devenin yuları da Abdullah bin Revahanın elinde bulunuyordu Abdullah bin Revaha, hem şiirler soyluyor, hem ilerliyordu:
Bu şiirleri işiten Hz Omer, hiddetlendi ve:
Ey Abdullah! Beytulahın onunde ve Peygamber efendimizin huzurlarında, nasıl boyle şiir soyliyebilirsin, diye cıkıştı
Fakat sevgili Peygamberimiz:
Bırak Ya Omer! Allaha yemin ederim ki, Abdullahın sozleri; duşmana, ok saplamasından fazla tesir eder Ey Revahanın oğlu devam et! buyurdular
Peygamber efendimiz biraz sonra Hz Abdullah bin Revahaya;
Allahu tealadan başka ilah yoktur! Bir olan Odur! Vadini gercekleştiren Odur! Bu kuluna yardım eden Odur! Askerlerini guclendiren Odur! Toplanmış olan kabileleri, bozguna uğratan da yalnız Odur, de! buyurdu Ve hayır duada bulundu
Abdullah bin Revaha da soylemeye devam etti Diğer Eshabı kiram da onun soylediklerini tekrar ediyordu
Hakikaten o zamanlar, şairlerin onemi cok fazlaydı Cunku radyo, gazete, tv gibi propaganda aracları mevcut değildi Bu yuzden herkes kendi fikirlerini, şiirle beğendirmeye calışıyordu Veya aksine beğenmediklerini de, ancak o yolla tenkid edebiliyordu Şairler bu yuzden cok onemliydiler
Din duşmanları da aynı yolu, acımasızca kullanıyorlardı Puta tapan ve kafir şairler; alcakca İslamiyete saldırıyorlardı Dinimiz ve Peygamber efendimizle, utanmadan alay ediyorlardı
İşte bu hain propagandaya karşı, islamın ilk buyuk şairleri uc kişiydiler: Hassan bin Sabit, Kab bin Zuheyr ve Abdullah bin Revaha hazretleri
Bunların yazdığı Beyit ve Kıtalar, hemen ezberlenirdi Her yerde tekrarlanan bu şiirler, kafir kalblerine ok gibi saplanıyordu
Ama gunun birinde, şairler icin ayeti kerime indi Cenabı Hak, Kelamında mealen buyurdu ki:
Onlara, şairlere ancak, sapıklar uyarlar
Bu şiddetli hitap karşısında, Hz Abdullah ve arkadaşları ağlamaya başladılar Bunu goren Peygaber efendimiz, ayetin devamını okudular:
Ancak iman edip, iyi işler yapanlar ve Allahı cok ananlar mustesna, Onlar oteki şairler gibi değildirler
Hz Abdullah ve arkadaşları da, başka turlu değillerdi ki Ancak dinimizi ovuyor, din duşmanlarını yeriyorlardı Ayeti kerimenin devamı gelince, uzuntuleri sevince donuştu
Mubarek bir cuma gunu sevgili Peygamberimiz, mescidde hutbeye cıktılar
Hz Abdullah da telaşla, cumaya yetişmeye calışıyordu Henuz epeyce ilerde, Beni Ganmde bulunuyordu Tam o sırada, Peygamber efendimizin:
Oturun! buyurduklarını işitti
Derhal bulunduğu yere oturdu İki Cihan Guneşinin hutbeleri bitinceye kadar da, yerinden kalkmadı Bu hali goren Muslumanlar, durumu Peygamber efendimize arz ettiler:
Ya ResUlallah! Revaha oğlunun, nerede oturduğunu goruyor musunuz?
Sevgili Peygamberimiz o tarafa doğru baktılar
Cunku sizin oturunemrinizi, orada duydu ve hemen oturdu! dediler
Peygamber efendimiz bu hareketten cok hoşlanıp, Hz Abdullaha:
Cenabı Hak senin, yuce Allaha ve ResUlune olan itaatte hırsını arttırsın, diye dua buyurdu
Hz Abdullahın şairliği kadar, cengaverliği de (savaşcılığı) meşhurdu Peygamber efendimizle birlikte, butun savaşlara katıldı Hepsinde buyuk kahramanlık gosterdi
İşte bunlardan biri de Hicretin 8 yılındaki MUte gazasıdır Sefere cıkılmasının sebebi, bir İslam elcisinin oldurulmesidir
ResUlullah efendimiz, Bizans imparatoruna bağlı Busra emirine de bir mektup yollandı Fakat kustah emir, aldığı islama davet mektubunu yırttı Ustelik islam elcisini de, haince şehid etti İşte bu alcaklığa uzulen Allahu tealanın ResUlu, o zalimler uzerine kuvvet gondermeye karar verdi
Hepsi de gonullu olan 3000 kişilik mucahidler ordusu kısa zamanda hazırlandı
İki cihan sultanı Peygamber efendimiz, oğle namazını kıldırdıktan sonra, bu mubarek orduyu bizzat uğurlamaya cıktılar Sancağı şeriflerini, Hz Zeyde teslim ettiler Sonra da buyurdular ki:
Cihad icin hazırlanan bu ordunun başına Zeyd bin Hariseyi kumandan tayin ettim Şayet Zeyd şehid olursa, sancağı Cafer alsın O da şehid duşerse, Abdullah bin Revaha alsın O da şehid olursa sizler, istediğiniz birini Kumandan secersiniz
Herkes birbiriyle kucaklaşıyor, helallaşıyordu Bu sırada arkadaşları, Hz Abdullahın ağladığını farkettiler:
Nicin ağlıyorsun, ey Revahanın Oğlu, diye sordular Cevap verdi:
Vallahi, dunyayı sevdiğim icin ağlamıyorum Sizlerden ayrılacağım icin de değil
Peki, nicin ağlıyorsun?
Peygamber efendimizden duyduğum, Allahın kelamını hatırladım: İcinizden hicbiriniz haric olmamak uzere hepiniz, Cehenneme varacaksınızdeniyordu İşte oraya cehenneme vardığım zaman, halim ne olacak diye ağlıyorum, dedi Aradaşları, Onu teselli ettiler
Zeyd bin Harise kumandasındaki ordu hareket ettiğinde Abdullah bin Revaha Peygamber efendimizin huzUruna gelerek:
Ya ResUlallah! Bana ezberliyeceğim ve aklımdan hic cıkarmıyacağım bir tavsiye de bulunur musunuz, dedi ResUlullah efendimiz buyurdular ki:
Sen, yarın Allaha pek az secde edilen bir ulkeye varacaksın Orada secdeleri coğalt!
Ya ResUlallah! Bana nasihatinizi artırır mısınız?
Allahu tealayı zikret, cunku, Allahu tealayı zikir, umduğuna kavuşmanda sana yardımcı olur
Ordu, Medine dışındaki hurmalıklara gelince, sevgili Peygamberimiz son emirlerini verdiler:
Cocukları, kadınları, amaları sakın oldurmeyin Evleri yıkıp, ağacları yakıp harap etmeyin
Zeyd bin Erkam der ki:
Ben Abdullah bin Revahanın terbiyesi altında yetişmiş bir yetimdim MUte seferine cıktığımızda beni de terkesine bindirmişti Geceleyin biraz gidince dudaklarından şehidliği ozlediğini ve buna kavuşmak icin yandığını ifade eden şiirler soyluyordu Bu beyitleri işitince ağladım Bunu fark eden Abdullah bin Revaha, bana dedi ki:
Sana ne oluyor! Şehid olmamın sana ne zararı var? Hak teala bana şehidliği nasib ederse, sen de hayvanıma biner, geri doner, yerine ulaşırsın Ben ise dunyanın dert, tasa, uzuntu ve hadiselerinden kurtularak ozlediğim şehidlik makamına kavuşurum
Abdullah bin Revaha, gece inip iki rekat namaz kılıp, uzunca bir dua yaptı Sonra Zeyde donup dedi ki:
Ey cocuk! İnşallah bu sefer şehidlik nasib olacaktır
İslam ordusu, Şam topraklarında bulunan, Maan şehrine kadar hic durmadı Ancak orada, Bizans imparatorunun kendilerine karşı, 100000 kişilik buyuk bir ordu yolladığını haber aldılar Derhal istişare toplantısı yapıldı Bazıları, şu fikri ileri surduler:
Peygamber efendimize yazalım Duşman sayısının cok fazla olduğunu arz edelim Ya bize, yardımcı kuvvet gonderirler veya ne yapacağımızı emrederler Biz de, o şekilde hareket ederiz
Başka fikirler de one surulurken, Hz Abdullah ayağa kalktı:
Ey Mucahidler! Bu sefere nicin cıktığımızı, hatırlamıyor gibisiniz! Cunku hepiniz biliyorsunuz ki, ya kahramanca savaşıp zafer kazanacağız veya Allah rızası icin olup, şehid olacağız Bu mertebelerin ikisi de, her Musluman icin, en buyuk şereftir
Muslumanlar heyecanla dinliyorlardı O devamla:
Kardeşlerim Unutmayın ki biz duşmana karşı, sayı ve silah cokluğuyla savaşmıyoruz Cenabı Hakkın lutfettiği, İslam dini ve iman gucumuzle, er meydanına atıldık Hepimiz yuce Allahtan, iki şey diliyoruz: Ya gazilik, ya şehidlik, diyerek sozlerini tamamladı Oradakiler:
Vallahi, Revahanın Oğludoğru soyluyor, dediler Sonra da hep birlikte, ilerlemeye başladılar
Hz Cafer, MUte savaşında carpışırken şoyle diyordu:
Cennette yaşamak ne guzeldir! Onun şerbetleri tatlı ve soğuktur Rumlara gelince, Rumların akıbetleri yakındır, kafir ve cehennemliktirler Bana duşen onlardan karşılaştığıma kılıc vurmaktır
Hz Cafer boyle soyliyerek kılıc sallıyordu ama, kefere surusu, tukenecek gibi değildi Yuzlercesi birden, Hz Cafere cullandılar Once, sağ kolunu kılıcladılar Sancağı, obur eline aldı Sol kolunu da ucurdular Mubarek sancağı şerifi, mubarek vucUduna sardı O haliyle savaşa devam etti
Bu inanılmaz kahramanlığa, Bizans şovalyeleri hayret ediyorlardı Bir turlu yere yıkamadıkları o buyuk mucahide, yuzlerce ok ve mızrak sapladılar