AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Abdulhak-ı dehlevi

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
ABDULHAKI DEHLEVÎ

Hindistan evliyasından ve hadis alimi 1551 (H958) Ocak ayında Delhi'de doğdu Ailesi Moğol istilası sırasında Turkistan'dan goc ederek bolgeye yerleşen bir Turk boyuna mensuptu Babası Seyfeddin Efendidir 1642 (H1052)'de Delhi'de vefat etti

Kucuk yaşta ilim tahsiline başlayan Abdulhakı Dehlevi, babasından ilim oğrenmeye başladı Babası ihtiyar ve zayıf olmasına rağmen gecegunduz oğlunun yetişmesi icin calıştı Abdulhakı Dehlevi yaratılış bakımından buyuklerin sozlerine aşıktı Velilerin sozlerini dinleyince, kendinden gecerdi Akaid ilmi ve vahdeti vucUd olmak uzere anlayamadığı bazı mevzUlar uzerinde şuphe ve tereddudleri hasıl olunca babası; Bizim de bu meselede boyle cok şuphe ve tereddudlerimiz olurdu İnşaallah git gide bunlardaki perde acılır, kapalılık gider, işin ic yuzu, hakikatı ortaya cıkar Fakat daima calışmak lazımdırderdi

Babasında okumaya başladı Kur'anı kerimi ikiuc ay gibi kısa zamanda hatmetti ve yazı yazmasını oğrendi Cok kuvvetli bir hafızası vardı Kur'anı kerimi oğrenip ezberledikten sonra, sarf, nahiv, tefsir, fıkıh ilimlerini de babasından oğrendi Babası ona; İnşaallah cok cabuk alim olursun Allahu tealanın seni hayal ettiğim kemale ulaştıracağını duşunmek, benim neşelenmeme sebeb oluyorderdi

Abdulhakı Dehlevi tahsil icin yaklaşık 4 km uzaklıktaki medreseye gider gelirdi Sabah namazından once medreseye giderdi Gecelerinin coğu mutalaa, gunduzleri ise yazmakla gecerdi Mahalle cocukları gibi oynamaz gece de belirli vakitlerde uyumazdı Annesi ona; Arkadaşlarınla biraz oyna rahatına bakdediğinde; Anneciğim Oyundan maksat hatırı gonlu hoş etmek, hoş vakit gecirmektir Benim gonlum ya okumakla veya yazı yazmakla acılıp rahatlıyorderdi Annesinin, gece yarısından sonra, o kitap okurken; Oğlum ne yapıyorsun?sesine karşılık, yalan olmaması icin, yatar ve; Yattım anneciğim! Bir şey mi buyurmuştunuz?derdi Sonra kalkıp okumasına devam ederdi Birkac defa sacları ve sarığı mum ateşi ile yandı Bu azim, bir de babasının duası ile on yedi yaşında iken ilim tahsilini tamamladı Babasının teşviki ile Kadiriyye tarikatının kurucusu olan Şeyh Abdulkadiri Geylani'nin torunlarından Şeyh MUsa Kadiri Geylani'nin sohbetlerinde bulundu

Abdulhakı Dehlevi babasının vefatından sonra, Ekber Şahın sarayına girdi Bir sure sonra bazı kimselerin ismini sarayda kendi kotu gayeleri icin kullandıklarını anlayınca, oradan ayrılıp Hindistan'ı terk etmeye karar verdi Hacca gitmek uzere yola cıktı Hac farizasını yerine getirdikten sonra buradaki alimlerin sohbetlerinde bulundu Buyuk hadis alimi Abdulvehhabı Mutteki'nin derslerini takib etti Peygamber efendimizin mubarek Ravdai mutahherasında ikamet etti Burada pekcok manevi feyz ve bereketlere kavuştu Bu konuda kendisi; Bu hakir, fakir, ResUlullah'ın ikram ve ihsanlarını anlatmaya kalksam gucum yetmezbuyurdu

Hicaz donuşunde, Silsilei aliyye ismi verilen altın halkanın buyuklerinden olan Muhammed Bakibillah hazretlerinin talebesi oldu Onunla birlikte Hindistan'da yayılmış olan, dine sonradan giren bid'atleri kaldırmaya calıştı Bir ara İmamı Rabbani hazretlerinin yazılarını beğenmez, itiraz yazıları yazardı Fakat, son zamanlarda, Allahu tealanın inayetine kavuşarak, yapdıklarına pişman oldu Tovbe etti Hace Muhammed Baki'nin mezun ettiği talebelerinden Mevlana Husameddin Ahmed'e, bu tovbesini şoyle yazdı:

Allahu teala, Ahmedi FarUki'ye selametler ihsan etsin! Bu fakirin kalbi, şimdi ona karşı cok halis oldu Beşeriyet perdeleri kalktı Nefsin lekeleri temizlendi Yol birliğini bir tarafa bırakalım, boyle bir din buyuğune karşı durmamak, akıl icabı idi Ne insafsızlık, ne cahillik etmişim Şimdi kalbimde vicdanımda duyduğum mahcUbiyeti, ona karşı kucukluğumu anlatamam Kalbleri cevirmek, halleri değiştirmek, Allahu tealaya mahsUstur

Abdulhakı Dehlevi, kendi cocuklarına da mektup yazarak:

Ahmedi FarUki'nin sozlerine karşı itirazlarımın musveddelerini yırtınız! Kalbimde ona karşı hic bir bulanıklık kalmamıştır Kalbim ona karşı halis olmuşturdedi

Abdulhakı Dehlevi'nin tovbesinin sebebi iyi bilinmiyor Bu hususta bazıları ruyasında sevgili Peygamberimizin azarladığını, bazıları da; yaptığı bu itirazların duşmanlarca gonderilen uydurma bir mektup yuzunden olduğunu, gerceği anlayınca pişman olup tovbe ettiğini soylemişlerdir Ayrıca Kur'anı kerimi, bu niyetle birkac defa actığını ve; Yalancı ise, zararı onadır Doğru soyluyorsa, Allahu teala vad ettiklerinden bazısını başınıza getirir!ve; Onlar Allahu tealanın sevgili kullarıdır Alışverişte bile Allahu tealayı kalplerinden cıkarmazlarmealindeki ayeti kerimelerin tesiri uzerine olduğunu haber vermişlerdir

İmamı Rabbani hazretlerinin sohbetleriyle şereflendi Onun sadık talebelerinden oldu Teveccuhlerine kavuşarak, feyz ve bereketlerinden istifade etti İmamı Rabbani, ona zaman zaman mektuplar yazarak nasihatlarda bulunurdu

Abdulhakı Dehlevi, ceşitli kademedeki devlet buyukleri ile mevki sahiplerine mektuplar yazıp, nasihatlarda bulunurdu

Abdulhakı Dehlevi'nin talebelerinden birine yazdığı bir mektup şoyledir:

Şerhi sadr; goğsun yani kalbin acılması, en yuce makam, en buyuk nimet ve en aziz ilahi hediyelerdendir Zira Hak teala buyuklerin efendisi, kainatın hulasası, habibi ve ResUlunu bu husUsi ihsan ile nimetlendirmiştir

Peygamber efendimiz buyurdu ki: Kalbe iman nUru girince, genişler ve acılırEshabı kiram (aleyhimurrıdvan); Ya ResUlallah!O nUrun kalbe girmesinin alameti, işareti nedir?dediler Buyurdu ki: Alameti, kulun, yuzunu ebedi olan ahirete donmesi, aldatan ve yoldan cıkaran dunyadan ve ona tutulmaktan uzaklaşıp kurtulmasıdırDunya gorunuşte susludur, yaldızlıdır, ama aldatıcıdır, hilecidir Kendini sevenlerin gonullerini calar Peygamberlik basireti, gozuyle ve iman nUru ışığıyla bakılınca, yakinen gorulur ve anlaşılır ki, dunya işlerinin temeli sakat ve dayanıksızdır Ahiret ise daimi ve sonsuzdur Bu anlayışa erişen kimse, yuzunu fani, gecici dunyadan cevirir, kalb gozunu sonsuzluk alemine dondurur ve yolculuk icin lazım olan sevap azıklarını bulundurur Kişinin goğsunun acılmasından nasibi, bu iman nUrundan olan nasibi kadardır Bunun da mikdarı kalbindeki ferahlıkla olculur Cunku nUrun, sinenin acılmasında ve kalbin ferahında tesiri tamdır Bu sebeptendir ki, dunyadaki ışığın bile, gonul rahatlığına, kalp ferahlığına, karanlığın da, sıkılmaya, daralmaya yol acması, sebeb olması buyuktur Bunun icin demişlerdir ki, nefsi natıka(insani rUh), nUra, ışığa aşıktır Nerede bir ışık huzmesi, demeti parlasa o tarafa doner ve o yone koşar Bu yuzden aydınlık yerde uyku az gelir Zira rUh, aydınlığa nUra olan teveccuhu sebebiyle icerden dışarıya gelir Karanlık olunca, ice cekilir ve uykuya dalar Beyt:

Sana visal meclisinde, goz uyku yuzu gormez
Yuzunun kandili onde, uykuya sıra gelmez

Anlaşıldı ki, nUrun zuhUru, ferah ve surUr sebeblerindendir Kalpler onunla acılır Goğsun acılması genişlemesi sebeplerinden biri de ilimdir İlim sebebiyle kalb o kadar genişler, acılır ki, onun her koşesi goklerden ve yerden daha geniş olur Hepsini icine alır Bir kimsenin ilmi ne kadar coğalırsa, sinesindeki genişleme de o kadar artar Bu ilimden murad, her ilim değil, Peygamber efendimizden miras kalan ilimdir Peygamberlere ilimden başka şeyle varis olunmaz Hadisi şerifte; Peygamberler, varislerine, altın ve gumuş bırakmazlar Onlar ilim bırakırlarbuyurulması o ilme işarettir O zamandan bu yana cok vakit gecti Felsefe karanlıkları zuhUr etti İslam semasını kararttılar Bir kısım insanları yoldan cıkardılar Bunlara ilim değil, cehalet demek daha uygun olur

Goğsun genişlemesi sebeplerinden biri de, Allahu tealanın kullarına; mal, para, makam ve benzeri şeylerde ihsanda bulunmaktır Mal ve para ile olan ihsan ve iyiliğin ne olduğunu herkes bilir Kimin eli daha acık ise, kalbi de o kadar geniştir Kimin eli kısa ve kapalı ise, sinesi de o nisbette dardır El acıklığı, comertlik ve ihsan, Allahu teala ve kulları katında buyuk mertebedir Dunya ve ahirette izzettir, iyiliktir ve sevaptır Makamla olan ihsan, kimsesiz bir kişiyi, yanına veya emrine veya birisinin yanında bir işe koymakla yapılan ihsandır

Goğsun genişlemesi sebeplerinden biri de, Allah yolunda kahramanlık, insaf sahipleri yanında doğruyu soylemektir Bu da gonul acıklığına yol acar Boyle yiğitlik, guzelliklerin başı ve butun iyiliklerin kaynağıdır Din yolundaki şiddet ve zorluklar, ancak bununla aşılır Canını duşunmeden saldırdığı zaman, yiğidin kalbine acılan ve gorunen şeyi, başkaları kırk sene halvette kalmakla goremezdemişlerdir Ama bu cesaret ve yiğitlik, Allah icin ve Allah'ın dininde olursa her şeyden daha yuksektir Bunun icin onların karşılığı Ali İmran sUresi 169 ve 170 ayetlerinde mealen bildirilen; Onlar Rableri katında diridirler Cennet meyvelerinden rızıklanırlar Onlar, Allahın verdiği ihsandan dolayı, ferah ve sevinc icindedirlerbuyuk nimetlerdir Bundan daha yuksek hangi mertebe olur

Sinenin acılması sebeplerinden biri de, kalbi, sıfatı zemime, yani kotu sıfatlar denilen; hased, ucb, kibir, riya, buğz, kin ve Allah icin olmayan mal ve makam, yani dunya sevgisi gibi kotu huylardan temizlemektir Cunku bunlar, şehvet ve nefs toprağından yukselen, zulmani buhar ve dumanlardır Kalbi bulandırır ve karartırlar ve goğsun genişlemesine sebeb olan iman nUrundan, tevhidden, ilimden, muhabbetten ve zikirden insanı alıkoyarlar MahrUm bırakırlar Kalb sahasını karartır ve daraltırlar Beyt:

Dışarı cıkmaz isen tabiat sarayından,
Nasıl haberin olur, hakikat diyarından
 
Geri
Üst